Kirli politika

Eğitimci-Yazar Ahmet Yılmaz yazdı

18.03.2019 00:00

Yerel seçime on beş günden az kaldı.

Politik ortam gerildikçe geriliyor, kirlendikçe daha da kirletiliyor.

Seçim çalışmalarında meydanlardaki siyasilerin konuşmalarına dikkat edersek, en uç mahallede birbirini kıskanan, düşmalık besleyen geçimsiz iki komşunun sürekli kavga yapmasına benzer.

İktidar partisi lideri devamlı muhalefete, özellikle de ana muhalefee saldırıyor, ana muhalefet lideri saldıraya karşı yanıt verince de hakaret etmiş oluyor.

Son İyi Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener'i tehdit edercesine konuştu.

İktidar Partisine göre, "Cumhur İttifakı"na muhalefet olan her parti ve şahıs terörist veya terörle iş birliği yapıyor.

Ana muhalefet partisi iktidar partisine göre, " çöp, çukur ve terör destekçisi."

On altı yedi yıldan bu yana tek başına iktidarda olanlar, sanki ülkeyi muhalefet partileri yönetiyormuş gibi, ülkedeki ekonomik, siyasal, sosyal ve benzeri sorunları muhalefet partileri yaratmış gibi saldırıyor.

Üretim ekonomisinden tüketim ekonomise geçen muhalefet mi?

Kendi kendine tarımsal üretimde yeten ve Dünya'da yedi ülkeden biri olan Türkiye'de tarımı yok ederek, ithalata dayalı bir tarım politikası uygulayan muhalefet mi?

Uygulanan yanlış tarım politikası yüzünden vatandaşı acı soğana, patatese muhtaç durumlara düşüren muhalefet mi?

Enerjiye, tarımsal ilaçlara, gıda maddelerine yüzde yüze varan zamlar yapılırken, emeklilerin, çalışanların, üreticilerin gelirine aynı oranda artış sağlayamayan muhalefet mi?

Hayvancılık bitirilince et alıp yiyemeyen vatandaş, makarna yemeye yüklendi. Bu nedenle de makarna tüketimi geçen yıllara göre arttı.

Doksan altı yıllık cumhuriyetin bütün ekonomik birikimlerini değerlerinin oldukça altında özelleştirerek elden çıkaran muhalefet mi?

Kamu kuruluşu olan iki yüz kırk fabrikanın yüz altmış sekizi değerinin de altında satılarak kamu zarara uğratıldı. Geriye yetmiş iki fabrika kaldı. Belki de onlarda satılacak.

Türkiye İş Bankasındaki %28,09'luk Atatürk'ün hisseleri hazine devredilmek isteniyor.

İş Bankasındaki Atatürk'ün hisselerinin hazine devredilmesi ile iş bitmeyecek gibi. Bankaya ait bütün holdingler de "Varlık Fonuna" devredilip dışarıdn borç alınmak için kullanılacak sanırım.

Şimdi de "Ulusal Varlık Fonu"nun satış hazırlığı yapılıyor. O da satılacak.

Ülkeyi on yedi yıldır yönetenler sanki muhalefet partileriymiş gibi suçlanıyor.

Siyasette demokrsiye inanmak, nezaket kurallarına uymak siyasetin kuralı gereğidir.

Dünya'nın en verimli ve en güzel iklim kuşağında bulunan bu topraklarda, ekonominin olumsuzlukları, siyaseti de olumsuz etkilemketedir.

Siyasette muhaliflere devamlı saldırarak, çevreye korku yayarak hiçbir yere varılmaz, varamayız. Toplumda barışı sağlamak mümkün olmaz.

Adaletin, özgürlüklerin, demokrasinin ve toplumsal barışın sağlanması, demokrasinin uygulanması, ülkede güven duygusunun kazandırılması ekonomik yatırımların da garanti altına alınması anlamına gelir. Bu da ekonomik gelişmelerin yolunu açar.

Demokrasinin kuralları uygulanma safhasına geçmeden, adalet ve özgürlükler sağlanmadan bu ülkeye ne yabancı yatırımcı gelir, ne ekonomi düzlüğe çıkar, ne de toplumsal barış sağlanır.

Tehditlerle, kin ve nefret tohumları saçarak olumlu sonuçlar elde edilemez.

Bilhassa kriz daha da derinleşir.