HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 30 OCAK 2025, PERŞEMBE

Prof. Dr. Haydar Baş Şeb-i Arus programına katıldı

Türkiye'nin dört bir köşesinden binlerce vatandaş, Mevlana'nın 746. Vuslat yıldönümü için İstanbul'da buluştu. BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın onur konuğu olduğu anlamlı gecede Hz. Mevlana tüm yönleriyle ortaya konuldu
18.12.2019 00:00
Prof. Dr. Haydar Baş Şeb-i Arus programına katıldı
Prof. Dr. Haydar Baş Şeb-i Arus programına katıldı
Türkiye'nin dört bir köşesinden binlerce vatandaş, Mevlana'nın 746. Vuslat yıldönümü için İstanbul'da buluştu. BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın onur konuğu olduğu anlamlı gecede Hz. Mevlana tüm yönleriyle ortaya konuldu

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) İstanbul İl Başkanlığı'nın ev sahipliğinde, Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin Cenab-ı Hakk'a (c.c.) vuslatının 746. Yıldönümü münasebetiyle İstanbul'da düzenlenen programa vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi.

Esenler'de bulunan Prof. Dr. Adem Baştürk Kültür Merkezi'nde gerçekleşen programda, Mevlana'nın hayatı ve düşünceleriyle ilgili uzman isimler tarafından çok çarpıcı tebliğler sunuldu.

Programın onur konuğu ise BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tı. Vuslatının 746'ncı yıldönümünde Hz. Mevlana'nın farklı farklı bakış açılarıyla ele alındığı programda çok sayıda isim söz aldı.

İstiklal Marşı'nın okunması ve saygı duruşuyla başlayan programda önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk, gazi ve şehitlerimiz için Osman Baş tarafından Kur'an-ı Kerim okundu.

Daha sonra BTP İstanbul İl Başkanlığı adına BTP Esenler İlçe Başkanı Hasan Hüseyin Savukduran misafirlere hoş geldiniz konuşması yaptı. Ardından BTP kurmay kadrosundan bazı isimler tebliğ sundu. BTP Genel Başkan Yardımcıları Hüseyin Baş, Dr. Abdullah Terzi, Selim Kotil, Lütfullah Önder, Ahmet Erimhan, Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu, Doç. Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi, Harun Kayacı, İbrahim Berk, BTP Trabzon İl Başkanı Nihat Hekimoğlu, Yeni Mesaj Genel Müdürü Sabri Terzi, araştırmacı-yazar Sani Ak, araştırmacı-yazar Hasan Hüseyin Tekin, tarihçi Emre Polat, gazeteci-yazar Murat Çabas, Hüseyin Taşkın, Ahmet Haydar Eyercioğlu ve Cihan Erdoğanyılmaz misafirlere hitap etti.
Programda Grup Nefes tarafından Mevlana ilahileri okundu.
Yeni Mesaj gazetesi kültür-sanat editörü Okan Egesel ise Mevlana'nın bir şiirini seslendirdi.

Prof. Dr. Baş'ın konuşmasını Hüseyin Baş okudu
Bu etkinliklerin ardından programın onur konuğu Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş kapanış konuşmasını yapmak için kürsüye geldi.

'Sevgili misafirler hoş geldiniz, sefalar getirdiniz' diyerek söze başlayan Prof. Dr. Baş, sağlık durumu nedeniyle programa katılamama durumu olduğunu ifade ederek, "gelip bir selam vereyim, dedim. Benim konuşmamı oğlum Hüseyin Baş, burada benim adıma okuyacak. Ben de sizlere katılacak ve dinleyici olacağım. Hz. Mevlana'yı bu gecede hep birlikte sevgiyle, muhabbetle ve aşk ile anacağız. Hayırlı ve mübarek olsun' dedi.

Ardından Besmele çekerek sözü alan Hüseyin Baş, Prof. Dr. Haydar Baş'ın konuşmasını okudu.

Hüseyin Baş, "Bu gece Şeb-i Arus, yani düğün gecesi, Hz. Mevlana'nın Rabbine vuslat ettiği, kavuştuğu, tecellisine mazhar olup, zatını seyrettiği gece. Ruhu Şad olsun, Allah şefaatinden mahrum eylemesin" ifadeleriyle başladığı Prof. Dr. Baş'ın konuşmasında şunları söyledi: "Herkesin anlamakta zorlandığı şu mısralarıyla konuşmaya gireceğim; 'Müslümanlığın kâfirliğin dışında bir ova. Uçsuz bucaksız ovada sevdamız uzar gider. Yani öyle bir ova burası ki, burada ne Müslüman var ne kâfir. Burası sevda sahrası. Arif olan geldi mi usulce başını koyar, ne Müslümanlığa yer var orada ne kâfirliğe yer. Ne aklın kaldı benim, ne dinim.' Şimdi tabii işin ehli olmayanlar bu mısraları okudukları zaman, 'Baksana Mevlana her şeyi inkâr etti' derler. Hâlbuki öyle uçsuz bucaksız âleme sürüklüyor ki bizi Allah bir tecelli etti huzura vardı. Daim huzur hali. Şimdi sen Allah'ın huzurundasın soruyorum; o huzurda sen kâfiri mi görürsün Müslüman'ı mı? Hiçbir şeyi görmezsin, tek gördüğün yaşadığın Allah'tır. İşte Mevlana bunu söylüyor. Evliyalarda bir naz ehli vardır, bir de niyaz ehli. Niyaz ehli geçeceği badireleri çile çekmeden geçemez. Ama naz ehli başkadır. O dilediğini uzanır alır, kime verecekse ikram eder.

Vesileyi inkâr edenler var

Her ne kadar vesileyi inkâr edenler varsa da sakın onlara kulak asmayın. Namazda Tahiyyatta kime selam veriyoruz? Allah'ın sevgilisi Muhammed Mustafa'ya (s.a.a.). Madem vasıtaya gerek yok, Allah ile senin arana Muhammed Mustafa'yı namazda niye koydun? Orada bitmiyor ki, dahası da var. Salli ve barik okurken de hem Muhammed Mustafa'yı hem de Ehl-i Beyt'ini koydun. Onları da koymadan namaz olmuyor. Onlara hem selam getiriyorsun hem de hamd ediyorsun. Allah ile arana Hz. İbrahim'den sonrasını koyuyorsun, şimdi soruyorum; Allah ile kul arasına kim girebilir? Cevap; Muhammed Mustafa'sı, Ali ashabı ve O'nun yolundan gidenler.

Kendimize yabancıyız
Size birisi 'kendini anlat' diye sorsa kaç dakika anlatabilirsiniz. Bizim en yabancı olduğumuz kişi kendimiziz. Biz kendimize o kadar uzağız ki, yani kendimizden farklı bir dünyada o kadar varız ve oralarla o kadar meşgulüz ki, biz esasen bizden kopmuşuz, kendimizden uzağız. İşte Mevlana gibi Hak dostları, insanı kendi iç dünyasında sefere çıkaran mürşidi kâmillerdir. Demek ki Mevlana'nın görevi; kendini bulmak için yola çıkan insanların seferinde önderlik yapmaktır. Biz şimdi bir sefere çıktık, kendimizde kendimizi arıyoruz. Vücut âleminde, benlik âleminde biz bizi arıyoruz. Enteresandır bir ayeti kerimede Cenab-ı Hak (c.c.) buyuruyor ki 'Ben sana kendi ruhumdan nefha ettim.' Yani hepimizde öyle bir cevher var ki, bu Allah'tandır. Onun için Allah 'kâinata sığmam mümin kulumun kalbine sığarım' demiştir. Yani o ruh Allah'ın aynasıdır. Oraya tecelli eder, oraya nazar eder, oraya bakar. O tecelli kalpte olduğu zaman da işte sevda dönemi başlar. İşte insanın içinde böyle bir dünya var. Allah'la kendi arasında, kuluyla zatı arasında 7 tane nefis basamağı var. Bunlar Allah ile aramızdaki perdelerdir. Aşksız bu yollardan geçilmez. Tabii nasibin olacak ki o aşktan alasın. Olmazsa odun gibi kalırsın. Durursun, durursun ne var ki burada der ayrılırsın. Ama tekkeyi bekleyen de çorbayı içer. Sabiti kadem olmak ve teslim olmak işte burada. Mevlana bütün bunları yaşamış bir insan.

İlk manevi terbiyesi babasından
Mevlana'nın hayatında 3 tane büyük insan var. Mevlana Celaleddin ilk manevi terbiyesini Belh şehrinde babası Bâhâeddin Veled Hazretlerinden almıştır. Yaşadıkları dönemde insanlar çekemediler ve zamanın hükümdarına, 'bunların gözü sizin tahtınızda' diyerek şikâyet ettiler. Bu dedikodular Hz. Bahattin'in kulağına gelince, 'Hazırlanın, artık burada durmak bize haram oldu' diyerek Belh'ten çıktı. Ne oldu ondan sonra? Moğol istilası. Taş üstünde taş bırakmadılar, tarumar oldu. Yani bir Hak dostunun gönlünü yıkmak, bir alemi yıkmak, bir dünyayı helak etmek gibidir. Demeyin ki bu zamanda var mı. Onun zamanı olmaz. Nice şapkalar altında insanlar vardır ki, bizleri cebinden bin defa çıkarır. Onun için her gördüğün insanı Allah'ın velisi olarak gör ki, kazanasın.

İkinci mürşidi Seyyid Burhaneddin
Daha sonra babası Bâhâeddin Veled Hazretleriyle Anadolu'ya geldiler. İkinci mürşidi babasının halifelerinden Seyyid Burhaneddin Hazretleridir. Seyyid Burhaneddin, onu nefs tezkiyesinde çok ciddi bir gönül adamı yapacak, nefs basamaklarından yükselebilmesi için engin bir çileye sokacaktır. Devamlı oruç ibadeti ile Hazret-i Mevlana'ya nefsini tezkiye ettirmiştir. Mevlana o kadar yükselmiştir ki, Konya'dan çıkıp Kayseri'ye yerleşmek isteyen üstadı Seyyid Burhaneddin'e gönül etmiş, bindiği atı bu saplanıp kalıyor. Hazret, "Bizi Celaleddin göndermiyor" diyerek geri dönmüştür. Ne var ki, Seyyid Burhaneddin, "Bir postta iki aslan oturmaz" diyerek bir zaman sonra Mevlana'dan ayrılmıştır. Mevlana ardından Konya'ya gidiyor.

Mevlana ve Şems iki ezeli dost…
Hazreti Mevlana'nın vuslata giden yolda üçüncü hocası Şems-i Tebrizi Hazretleridir. Tebrizli Şems, o kadar mükemmel bir zattır ki, Allah'ın tecellisine her daim mazhar olmuş - buna meczup da diyebilirsiniz- halde bulunan yüce bir zattır. İlk karşılaşmalarında, Mevlana medresesinden çıkmıştı. Kendine doğru ilerleyen o kişi, kendi kadar güzel bir soru soruyordu bu mana erine: "Söyler misin bana 'Seni tanıdım diyen Beyazıd-ı Bestami mi büyük, yoksa 'Ya Rabbi seni layıkıyla tanıyamadım' diyen Hazret-i Muhammed (s.a.v.) mi?" Hazret-i Mevlana bu soruyu, bir mana padişahı olduğunu ifade edercesine şöyle cevaplandırdı: "Hiç şüphesiz 'seni layıkı ile tanıyamadım' diyen Hz. Muhammed, Beyazıd'dan çok büyüktür." Bundan sonra iki ezeli dostun beraberliği başlar. Hz. Mevlana, Peygamber'in (s.a.v.) sünneti ve İmam Ali'nin (as) velayeti üzere devam eden irşad yolunda devam etmiş; uluhiyet ve tevhid inancı ile İslam'ı yaşamıştır. Nefis tezkiyesi, istikamet, teslimiyet ve zikir ile vuslata ermiştir.

Sema bir zikirdir
Mevlana'nın seması Allah'ı zikir midir, değil midir? Hazreti Mevlana'nın seması zikrin ta kendisidir. Namaz bir zikirdir. Oruç tutarsın nefsini tezkiye edersin, o da bir zikirdir. Zekâtını verip malını temizlersin, o da bir zikirdir. Hacca gidersin, o da bir zikirdir. Her şey Allah'ı anmak için bir vasıtadır ve de zikirdir. Sevgili arkadaşlar Mevlana gibi bir dostu Allah ile aranıza koyarsanız, vallahi hem onu seversiniz, hem de dostunu seversiniz. Hem de Allah sizi sever. Kıymetli arkadaşlar eğer biz İslam'ı bu kalıpta anlar ve birbirimizi Allah için seversek, -yeminle konuşuyorum- Türkiye'de hiçbir problem kalmaz. Bu vatan toprakları üzerinde yaşayanları ayrıştırmak değil, birleştirmek, kardeş yapmak. Onları bir bilek, bir yürek yapmak lazım. Mustafa Kemal Atatürk bunu yaptı. 36 etnik grubu bir araya getirdi ve 'Ne mutlu Türküm diyene' dedi. Ben yıllardan beri Türk kelimesini anlatıyorum. O Türk ki eşittir İslam… O İslam ki eşittir Türkoğlu Türk'tür. Bunu kabul etmeyen haindir, cahildir, gafildir. Türkiye'nin bu mübarek gecede Hazreti Mevlana'nın ruhunu şad etmesi için, bir bilek, bir yürek olmamız lazım. Kardeş olmamız lazım ve üniter yapımızdan taviz vermememiz lazım. Biz hepimiz bu Şeb-i Arus'ta Mevlana'nın dünyasında Hazı Bektaşlarla, Abdal Musalarla, Abdülkadir Geylanilerle birlikte olarak yürüyoruz. Bir bilek bir yürek oluyoruz. Allah hepimizi Muhammed Mustafa'nın şefaatine nail eylesin."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--


logo

   E-posta: bilgi(@)bozyazihaber.com
Tüm hakları Bozyazı'nın ilk haber sitesi adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.
Mobil uyumlu haber yazılımı: www.eticaret.com.tr