HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 10 KASIM 2024, PAZAR

Bozyazılı olduğumu hiç unutmadım


"Bozyazılı olmak Torosların sertliği ile Akdeniz'in sıcaklığının karışımıdır" diyen Kızılay'ın İlk Kadın Başkanı Hemşerimiz Prof.Dr.Fatma Meriç Yılmaz, Bozyazılı olduğumu hiç unutmadım
14.11.2023 13:14
Bozyazılı olduğumu hiç unutmadım
Bozyazılı olduğumu hiç unutmadım
"Bozyazılı olmak Torosların sertliği ile Akdeniz'in sıcaklığının karışımıdır.Bozyazılı olduğumu hiç unutmadım" diyen Prof.Dr. Fatma Meriç Yılmaz ilk röportajını BozyazıHaber'e verdi.
Geçtiğimiz Temmuz ayında Türk Kızılay Genel Başkanı olarak göreve atanan Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, dört ayını geride bıraktığı Kızılay başkanlığı görevini ve kendisi ile ilgili daha önce kamuoyu tarafında pek bilinmeyen aile hayatını Bozyazı Haber ile paylaştı.İşte Haber Müdürmüz Ercan Baş'ın Röportajı
Kendisini 'Kökleri Bozyazı'da dalları Ankara'da' olarak tanımlayan Yılmaz, Bozyazılı olduğunu hiç unutmadığını söyledi.



Bozyazılı olduğumu hiç unutmadım

Gazze'de Kızılay'ın deposunun vurulduğu haberinin gerçeği yansıtmadığını ancak o deponun Türk Kızılayı tarafından da kullanıldığı bilgisini paylaşan Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz'ın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

Sizi tanıyabilir miyiz? İşiniz icabı mesai mefhumu olmayan bir görevdesiniz. Kendinize ve Ailenize yeterince vakit ayırabiliyor musunuz?
Öncelikle Bozyazılı hemşerilerimle buluşmama vesile olduğunuz için teşekkür ederek başlamak isterim. Kendimi belki şöyle anlatabilirim sizlere; Bozyazılı olduğunu hiç unutmamış/unutamamış bir Ankaralı. Kökleri Bozyazı'da kalan, dalları Ankara'da olan… Ankara'da doğdum, büyüdüm. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdim. Tıbbi Biyokimya alanında ihtisas yaptım. Akademisyenlikle ilerledim, dönem dönem idarecilik görevlerim oldu. Ama bana sorarsanız, amfide ders de anlatsam, laboratuarlarda ayırıcı tanı için de çalışsam, idarecilik de yapsam bana en fazla keyif veren dokunduğum ve belki hayatına olumlu bir etki yaptığım insan hayatı oldu.

Sorunuzun ikinci kısmının cevabı da belki burada saklı. Küçüklüğümden beri tüm testlerde bana en uygun meslek olarak hep sağlık alanı çıkardı. Bunda aile hikâyemizin etkili olduğunu çok sonra anlayabilecektim. Rahmetli dedem savaş gazisi idi. Sol kolunu savaşta kaybetmiş, yarası enfeksiyon kapmış, kurtarma umudu neredeyse olmayan bir durumdayken, Hamdi isimli bir doktor hem hayatını kurtarmış hem de onunla oğlu gibi ilgilenerek hayata tutunmasını sağlamış. Dedem de onun için babama 'Hamdi' ismini vermiş. Bu hikâyeyi dedem bizlere defalarca anlattı. Dedemin kahramanı olan 'Doktor Hamdi' hepimizin kahramanı haline geldi. Adeta bizim aramızda bir rol modeldi. O hikâyeyle başlayan meslek hayatımda zaten hiçbir zaman mesai mefhumu olmadı. Bana ne zaman ihtiyaç duyulsa orada olmaya çalıştım. Gece gündüz, tatil-bayram, hafta içi-hafta sonu… Yeri gelmişken bana bu imkânı veren ve benim bu durumumdan bir gün bile şikâyet etmeyen aileme de şükranlarımı sunmak isterim.

Kızılay ile yolum 2015 yılında kesişti. O zamandan bu yana tüm görevlerimin yanında aslında en temel görevim Kızılay gönüllülüğü oldu. Zira Kızılay'da yöneticiler tamamen gönüllüdür. Şuan Kızılay Genel Başkanıyım ama Kızılay'da hangi pozisyonda olduğunuzun da bir önemi yok aslında. "Kızılay Gönüllüğü" hepsinin üstünde, siz istediğiniz müddetçe devam eden en büyük kariyer Kızılay açısından. Kızılay'ın alametifarikalarından olan 'Kırmızı Yelek' tüm Kızılaycıları eşitleyen bir örtü gibi… Elbette Kızılay'da da mesai mefhumu yok. Bize tüm dünyadaki afetleri bildiren bir sistemimiz var. Bizler telefonları başucunda 'kuş uykusuna' yatarız. Yatarken de Allah'a tüm insanlığı afetten koruması için dua ederiz. Bir uyarı geldiğinde binlerce Kızılaycı aynı anda gelen mesaja bakar ve günün hangi saati olursa olsun, o an ne yapıyor olursak olalım önceliğimiz o afet durumu olur. Zorlukları elbette var ama Allah'ın da insanlara böyle hizmet etme ayrıcalığını herkese vermediğinin farkında olarak şükrediyoruz. 

Kamuoyu sizi Kızılay Başkanı olunca tanıdı. Daha önceleri neler yaptınız?
Yukarıda da kısaca değindiğim gibi ben bir tıp doktoruyum. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdim. Biyokimya alanında uzmanlık eğitimim sürecinde ve ardından hastalarımızın en doğru tanıyla tedavi edilebilmeleri için laboratuvarlarda görev yaptım. Kariyerime tıp alanında öğrenci yetiştirme amacı üzerine kurdum. Halen Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesinde dersler veriyorum. Ankara Şehir Hastanesi'nde de mesleğimle ilgili görev yapmaya devam ediyorum. Sağlık Bakanlığında çeşitli kademelerde yöneticilik yaptım. Sağlıkta Dönüşüm Programına katkı vermiş olmaktan her zaman büyük onur duyacağım. Kızılay Genel Başkanı olmadan önce öğrencilerim tanıyordu beni, hastalarım tanıyordu, yöneticileri olduğum ve onların hayatlarının daha rahat geçmesi için çalıştığım hekim arkadaşlarım tanıyordu ama Kızılay Genel Başkanlığı elbette bambaşka bir çerçeve sunuyor insana. Zira o görev nedeniyle halkımızın en zor zamanlarında yönünü çevirdiği Kurum'un başındaki kişi olarak sizden çok şey bekleniyor. Aldığınız kararlar yaraların biran önce sarılmasına vesile olabilirken, gecikmiş her adımınız için insanların mağduriyeti daha da uzuyor. Kızılay 155 yıllık dev bir 'iyilik çınarı'. Milletimiz en zor zamanlarında bu çınarın gölgesinde ve koruyuculuğu altında olmak istiyor. Kırmızı hilalli bayrağımızı, kırmızı yeleklerimizi gördüklerinde gözlerindeki ışığın değiştiğini çok net fark ediyorsunuz. 

"Bozyazılı olmak Torosların sertliği ile Akdeniz'in sıcaklığının karışımı"
Bozyazı'mızın bir değerinin Kızılay Başkanı olması bizleri sevindirdi. Bozyazılı olmak sizce neyi ifade ediyor?
Bozyazılı olmak bence Torosların sertliği ile Akdeniz'in sıcaklığının karışımını ifade ediyor. Bir yandan bir Akdenizli gibi hareketli, canlı ve sıcakkanlı insanların, diğer yandan Torosların zorluğuna uyum sağlayacak kadar sert, sağlam ve dirayetli olması bence ideal bir yapıyı ortaya çıkartıyor. Bozyazı benim için çilek ve muz kokusu, güzel geçen bir çocukluğun tüm izleri demek. Büyük ailemizin bir araya geldiği coşkulu bayramlar, yazlar demek. Bozyazı, bana bugün yaşadığım hayatın rotasını çizmeme vesile olan rahmetli Dedem, bildiğim her şeyi öğreten Rahmetli Babam demek.

Yaptığınız görev çok ağır bir sorumluluk istiyor? Kızılay Başkanı olmanın sorumluluğu nedir?
155 yıllık birikimin sorumluluğu tabii ki ağır. Bugüne kadar yer aldığım her vazifede ayrı bir sorumluluk vardı fakat insani yardımın dünyamızın 'amiral gemisi' olması sebebiyle Kızılay Başkanı olmak çok daha ağır bir sorumluluk. Yükümüzün insana ve insanlığa dair olması,  yaptığımız her çalışmanın bir insanın hayatını olumlu ya da olumsuz etkileyeceğini bilmek çok büyük bir sorumluluk. Başta ben olmak üzere tüm çalışma arkadaşlarım ve gönüllülerimiz dokunduğumuz her insanda iyiliğin izini bıraktığımızı bilerek hareket ediyoruz.

Bizim çalışma alanımız insanın en hassas olduğu dönemleri kapsıyor bu sebeple desteğimize ihtiyaç duyan insanların gönlünü kıracak bir duruma mahal vermemek için sahada sözümüze, duruşumuza hatta ve hatta bakışımıza dahi ayrı bir ihtimam gösteriyoruz. Görevimizi yaparken din, dil, cinsiyet, ırk ayrımı yapmadan bir kişiyi bile atlamadan her bir bireye ulaşmak için çalışıyoruz.

Sorumluluğumuzu artıran bir başka gerçek ise tüm bu çalışmaları bizlere güvenen insanların bağışlarıyla yapıyor olmamız. Hayırseverler, bir başka insanın bir acısını dindirmek için bizleri aracı kılıyorlar. Kimi maddi, kimi ayni bağışını bize emanet ediyor ve onu en çok ihtiyacı olana ulaştırmamızı istiyor. Belki bunu yaparken çocuğunun bir isteğini reddederek yapıyor. Zekâtını, fitresini, kurbanını bize bağışlıyor. Tüm bunları düşündüğümüzde sorumluluğumuz bin kat daha artıyor.


Bozyazılı olduğumu hiç unutmadım

"Kızılay'ın bir cinsiyeti olsaydı kadın olurdu"
Kızılay'ın ilk kadın başkanısınız, bizim için gurur verici. Size ayrıca bir sorumluluk yüklüyor mu?
Kızılay gibi bir iyilik hareketinin başında bulunmak çok büyük bir sorumluluk. Yükümüz ağır, emanetimiz çok kıymetli. Benim için en anlamlı olan Kızılay ailemin Genel Kurulda gösterdiği destek oldu. Biz Kızılaycılar olarak çok büyük, birbirine kenetlenmiş bir iyilik ailesiyiz. Bu ailenin bir ferdi olmaktan her zaman onur duydum. Kızılay tarihinde de kadınların bu harekete her zaman çok önemli katkıları olmuştur. "Kızılay'ın bir cinsiyeti olsaydı kadın olurdu" sözü defalarca dile gelmiştir. Kızılay hemşirelerinin savaşlarda Mehmetçiğin en yakınında olan 'yardım melekleri' olduğunu biliyoruz. Kurtuluş savaşı sonrası yeni Türkiye'nin muassır bir seviyeye gelmesi için Kızılaycı kadınlarımızın yaptıklarını biliyoruz. Kızılay kadın kollarının faaliyetlerini büyük bir gururla okuyoruz. Biz Kızılaycılar cinsiyet, yaş, politik görüş, sosyal statü ayrımına bakmaksızın kardeşiz. Bu dönem de bu geminin kaptanlığına beni layık gören Kızılay delegelerimize huzurunuzda tekrar teşekkür etmek isterim. Elbette Kızılay gibi bir köklü yardım çınarının ilk kadın genel başkanı olmak, bu çınara su vererek gelecek nesillere daha da güçlü bir şekilde aktarma imkanı bulmak benim için çok çok ayrı bir onur

Kızılay size neyi ifade ediyor? Kızılay'ın asli görevi nedir?
Benim için Kızılay görülmeyeni gören, duyulmayanı duyan nerede bir ihtiyaç, bir ıstırap varsa onu gidermeye çalışandır. Kızılay halkımızın merhamet elidir. Kimsesizlerin kimsesidir. Bu milletin içinden doğmuş bir kurumdur. Kızılay aş demek, başını sokacak bir yuva demek, dara düşünce yardımına koşan demek, omzunda hissettiğin güvenli bir el demek. Yüzlerde gülümseme, gönüllerdeki sıcaklık ve gözlerde güven demek. Kızılay için önceleri yapılan bir tanım vardı ve bence dönemi itibariyle Kızılay'ı çok da iyi ifade ediyordu: Kızılay kara gün dostudur. Şimdi bizim bunu değiştirmemiz gerekiyor. Kızılay o 'kara günün' gelmemesi için de çaba sarf eden bir koruyucu olmak zorunda. Onun içindir ki tüm alanlarda dirençli bir toplum için çalışmayı ana hedefimiz olarak stratejik planımıza koyduk.


Bozyazılı olduğumu hiç unutmadım

Kızılay'ın kendisine sözleşmeler ve kanunlarla verilmiş görevleri de vardır, hiç zorunlu değilken kendisini görevlendirdiği işleri de vardır. Cenevre Sözleşmelerine göre Kızılay'ın savaşlarda, çatışmalarda yerine getirmesi gereken görevleri vardır. Mehmetçik ile Kızılay onun için hep yan yanadır. Devletimiz kanunlarla verdiği görevler vardır: Türkiye'de kan bağışı toplama görevi Kızılay'ındır. Kızılay, Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) çerçevesinde afetlerde acil beslenme hizmetlerinden sorumludur. Bunun yanı afetlerle ilgili diğer çalışma başlıklarında da Devletine yardımcı kurumdur. Bunlar yapmakla zorunda olduğu faaliyetler. Ancak Kızılay bunun yanı sıra Türkiye'de gönüllülüğün ve iyiliğin yaygınlaşmasından, yardımlaşma kültürünün gelişmesine, sağlıklı yaşayan ve yaş alan toplumun inşasından, uluslararası yardım faaliyetlerine kadar onlarca başlıkta çalışmalar yürütmektedir. Sosyal hizmet alanında dezavantajlı grupları ve kişileri sürekli desteklemektedir. Eğitim alanını desteklemekte binlerce çocuk ve gence burs vermektedir. Aşevleri yapmakta, hiç kimsenin aç yatmamasını sağlamaktadır. 

"190 ülkenin 150'sine Kızılay'ın yardım eli ulaştı"
Türk Kızılay'ının yardım eli nerelere kadar uzanıyor?

Ben sorunuzu şöyle anlamak istiyorum; iyiliksever, hayırsever milletimizin merhamet elini nerelere kadar ulaştırıyorsunuz? Ben ve arkadaşlarım toplumun iyilik duygularının bu dönem emanetçisiyiz. Kızılay'ın varlık nedeni hayırseverler ile ihtiyaç sahipleri arasında profesyonel bir köprü olmak. İnsanlar çeşitli nedenlerle iyilikleri için bizleri vesile kılıyorlar. Diğer yandan da belki bir damlanın bir etkisi olmuyor ama damlalar birleşince bir iyilik nehrine dönüyor. Kızılay bu nehre zaman zaman güzergâh çiziyor. Kızılay'ın eli ülkemizin her karış toprağına uzanıyor. Öncelikle bunu söylemek isterim. Kızılay kadar yaygın ağı olan bir teşekkül çok azdır. İllerimizin tamamında, ilçelerimizin tamamına yakınında bir şubemiz ya da temsilciliğimiz bulunuyor. Herhangi bir isim koymasak da diğer yerlerde de mutlaka Kızılay gönüllülerimiz yer alıyor.

Kızılay, milletimizin merhamet elini dünyanın neresinde ihtiyaç varsa oraya da taşıyor. Dünyada bulunan 190'dan fazla ülkenin 150'den fazlasına herhangi bir nedenle yardım ulaştırmış bir kuruluştur Kızılay. Bugün 18 ülkede Kızılay'ın daimi delegasyonu bulunuyor. O ülkelerin insanlarına en zor anlarında Kızılay yelekli bir kişi yardım eli uzatıyor. Şu an Gazze'de olduğu gibi. Gazze yanıyor, yıkılıyor ama bizim arkadaşlarımız orada odun ateşinde sıcak yemek yapıp çocukların aç yatmamasını sağlamaya çalıyor. Bunu da kendi canları pahasına yapıyorlar. Kızılay olarak Senegal, Bulgaristan, Azerbaycan, Kırgızistan, KKTC, Afganistan, Bangladeş, Endonezya, Bosna Hersek, Güney Sudan, Irak, Myanmar, Pakistan, Somali, Sudan, Suriye, Yemen ve Filistin/Gazze'de Türk halkının âlicenaplığını, hayırseverliğini gösteriyoruz.


Bozyazılı olduğumu hiç unutmadım

Yarın bir daha deprem olsa ne gibi önlemleriniz var?
Öncelikle ülkemizde ve dünya da büyük afetlerin olmaması en büyük duamız. Bilim insanları tarafından yapılan açıklamalar ışığında her daim afetler için hazırlıklı olmalıyız. Bildiğiniz gibi Kızılay afet anında sahada beslenme başta olmak üzere birçok konuda aktif olarak görev almakta. Bizler hem afet dönemlerinde hem de sonrasında afetin zararını azaltıcı, afet ve afet sonrası iyileştirilme çalışmalarının daha faydalı olması için çalışmalarımızda sürekli iyileştirme yapmaktayız. Ayrıca toplum temelli çalışmalarımız ile toplumun afete karşı direncini artırmak ve toplumsal dayanıklılığı artırmak için çalışmalarımızı da yürütmekteyiz.

Bizim bu konudaki yaklaşımız şu; Dünyada depremler olacak elbette, iklim değişikliğinin de tetiklediği seller olacak, heyelanlar olacak, orman yangınları olacak… Bu tabiat olaylarını engellemek mümkün değil ama bunların bir afete dönüşmesini engellemek mümkün. İşte biz bunun için çalışacağız.

6 Şubat depreminden sonra boşalan depolarımızı yeniden doldurduk. İhtiyaç olması halinde yine barınma ve beslenme hizmetlerini verebiliriz. Organizasyonumuzu gözden geçiriyoruz, aksayan yönlerimizi güçlendiriyoruz. Bir afetin ardından ortaya çıkacak acıyı hafifletebilecek durumdayız ancak biz toplumumuzu afetten korumak ilkesiyle çalışmalıyız.

"Gazze'nin bugün yaşadığı dehşetin bir benzeri yok"
Filistin'e gereken yardımı yapabiliyor musunuz?
Kızılay Filistin'de yaşanan insani krize müdahale kapsamında desteklerini 1995 yılından bu yana sürdürüyoruz. Bölgeye başta gıda, barınma, eğitim, su/sanitasyon, sağlık olmak üzere çeşitli altyapı ve geçim kaynağı yardımları yapıyoruz. 2008 yılından bu yana Kızılay, insani yardım operasyonlarını ise Gazze Şeridi'nde kurulan Filistin Daimî Delegasyon Başkanlığı üzerinden yürütüyoruz.

7 Ekim'de Filistin-İsrail savaşında Kızılay olarak ilgili makamlarla yaptığımız görüşmelerin ardından bölgedeki ihtiyaçları tespit ederek hızlıca harekete geçerek, Filistin Kızılayı'na Gazze'deki tüm hastane ve ambulansların 30 günlük ihtiyacını karşılayabilecek 400 bin litre akaryakıt desteği ve Gazze içerisindeki, Kızılay aşevi çatışmaların başından beri Gazzeliler için sıcak yemek çıkarmaya çalışıyor. Zaman zaman bombalansa hasar görse bile. En fazla ihtiyaç duyan ailelere gıda kolileri ulaştırıyoruz. 

Ülkemizin Gazzeli kardeşlerimize yönelik başlattığı insani yardım çalışmalarını destekliyoruz. Kargo uçaklarına bizden talep edilen tüm malzemeleri yüklüyoruz, yardım gemilerine bize bildirilen listelerdeki tüm malzemeleri yüklüyoruz. Ancak biliyoruz ki bunlar ortaya çıkan yıkımın yanında çok çok yetersiz kalacak. Ben tüm muhataplarıma seslendim, BM Güvenlik Konseyi Üyesi ülkelerin büyükelçilerine bizzat mektup yazdım, insani bir ateşkesin sağlanması ve Gazze'ye başta tıbbi malzeme olmak üzere temel insani malzemelerin girmesine destek verilmesi için. Dünya tarihine bakıyorum, Kızılay'ın geçmiş çalışma notlarına bakıyorum, kendi yaşadığım döneme bakıyorum ve şunu görüyorum ki; Gazze'nin bugün yaşadığı dehşetin bir benzeri yok.

"Vurulan depo Filistin Kızılayı'nın deposuydu"
Filistin'deki Kızılayın deposu vuruldu haberi çıktı. Bu doğru muydu?
Kızılay'ın Gazze'de yürüttüğü insani yardım çalışmaları 1990'lı yıllarda başladı. İsrail'in Gazze'yi vurduğu her saldırının ardından Türk Kızılayı olarak Gazze'ye yardıma koştuk. Filistin Kızılayı'nın depoları vuruldu, onlara depo yaptık. Yetimler için yetimhane yaptık, aşevi yaptık, Gazze'nin su sisteminin kurulmasını destekledik. Ancak tüm bunları Filistin Kızılayı için yaptık. Vurulan depo da Filistin Kızılayı için yaptığımız bir depoydu ancak bizde çalışmalarımızda bu depodan faydalanıyorduk.

Kızılay'a kan bağışı ve maddi bağış bir dönem çok azalmıştı. Şuanda durumunuz nedir?
Bu soru aslında şunu kanıtlıyor. Algılar hep olguların bir adım önünde oluyor. Kan bağışları her yıl Ramazan dönemi, yaz ve kış aylarında bir düşüş eğilimi gösteriyor. Biz de bu zamanlarda da kan ihtiyacının devam ettiğine dair söylemlerimizle vatandaşlarımızı kan bağışına teşvik ediyoruz. Ancak bir algı oluşturmak isteyen çevreler bu durumu 'Kızılay'ın kan kan bağışları düştü' diye paylaşmak yönünü tercih ediyor. Bunun kendilerine de zarar vereceğini bilmeden yapıyorlar bunu. Kızılay'a yönelik maddi bağışların düştüğü iddiası da doğru değil. Milletimiz yardımlarına Kızılayı vesile etmeye devam ediyor. Biz de bu güvene layık olmaya çalışıyoruz.

Bozyazılılara ve Ülkemize vermek istediğiniz mesajınız var mı?
Kızılay bize, hepimize geleceğimizin emaneti. Bozyazılı hemşerilerim başta olmak üzere milletçe bu emanete sahip çıkmak ve onu geliştirmek için el birliği ile çalışmalıyız. İhtiyaç sahiplerinin umudu ve duası, hayırseverlerimizin güveni, milletimizin desteği ile bugüne gelen Türk Kızılay bizlerin desteği ile geleceğe ulaşacaktır.


Bozyazılı olduğumu hiç unutmadım
Yorumlar
Şeref Turgay
Bir basın mensubu olarak Kızılay ile ilgili bizzat yaşadığım olaylar ve aklımdaki bazı sorular röportajınızda yok.
Sn Başkan ile Bozyazı'da ilk karşılaşmamız da sormak isterim ..
Teslime Özel
Bir kadın olarak grurluyum.Bir Bozyazılı olarak göğsüm kabarık.Sen çok yaşa be hemşerim.Bozyazılı olman bizi çok mutlu etti. Başarılar
Bozyazılı
İşte bu benim hemşerim bravo size Kızılaya kadın eli değmesi şarttı,Bozyazılı oldu.Bak yörük başa geçince sularda duruldu
HATİCE TUTUK
Tekemden yazıyorum.Bir bozyazı ve kadın olarak başımızı göğe değdirdin bravo sağol varol
fatma akkız
bir bozyazılı olarak çok gurur duyuyoruz.Allah yardımcısı olsun.iyiki varsın
Yorumlarınızı paylaşın

--


logo

   E-posta: bilgi(@)bozyazihaber.com
Tüm hakları Bozyazı'nın ilk haber sitesi adına saklıdır: ©2019-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.
Mobil uyumlu haber yazılımı: www.eticaret.com.tr