Iklar (İkrar) Vermek - Yemin Vermek
Bölgelere göre değişen kelime bazı bölgelerde "ikrar", bazı bölgelerde "Iklar " olarak geçmektedir.
Iklar Alınması, hayatın her alının da kullanıldığı gibi, ekseriye tarikat kapısından girerken, Musahip(Kardeş) olurken ve dini nikâhta kullanılmıştır.
Iklar (İkrar),koşulsuz bir şeyi kabul ettiğini açıkça söyleyip, bu kabul ettiğine sonuna kadar bağlı kalacağına dair yemin etmek manasına gelmektedir.
Bu yazımızda Ehli Beyt Ekolünde Dini Nikâh Nasıl Kıyılır Onu masaya yatıracağım;
Müslüman Olması Şarttır!
Ehli Beyt Ekolünde, Iklar Alınırken (Dini Nikâh Kıyılırken) Kız ve erkeğin Müslüman olma şartı aranır. Yoksa dede tarafından nikâh kıyılmaz.
Hutamî Zırh (Mehir) – İmam Ali'nin Hz. Fatıma Mehri
Ehli Beyt ve Ehli Sünnet Kaynaklarında; İmam Ali'nin amcası Abdullah B. Abbas şöyle anlatmaktadır: Hz.Ali, Hz. Fâtıma ile evlenirken Rasûlullah(s.a.v.) kendisine; "O'na bir şey ver" dedi. Hz.Ali, " Sadece devem ve kılıcım var" deyince de; Peygamber Efendimiz; Onlar sana Allah Yolunda lazım. Benin hediye ettiğim "Hutamî Zırhlı Gömleğini verebilirsin" buyurdular. İmam Ali'de ; "Elbette Ya Resulallah " dedi.
Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Fatıma Eserinde; "Resulüllah (s.a.v) şöyle buyurdu: ''Ben seni yeryüzünde Fatıma ile evlendirmeden önce, Allah gökte seni O'nunla evlendirdi."
Demektedir.
Ulemalar ;Evlenen çift Dede'nin huzurunda kızın isteği doğrulda erkek Mehir vermektedir. Bunun adınada "Hutamî Zırh" denilmektedir. Verilen Mehir sayesinde Hak,hz. Muhammed Efendimiz ve Ehli Beyt Zırhıyla korunulduğu ortaya konmaktadır.
Kendinizi Hakkın Emrine Uymayan Iklarsızlardan Saymayınız
Hünkâr Hacı Bektaşi Veli'nin soyundan Yeşil Sarıklı Çakır Dede; "Kendinizi Hakkın emrine uymayan Iklarsızlardan saymayınız. Âdem ve Havva gibi Irlarlı olun. Kul şahitliğinde, Allah huzurunda ıklarlı olun, verdiğiniz yeminden dönmeyin, yapılan nikâh Hakkın emrini gönül rızalığı ile kabullenmiş birbirinize Allah huzurunda verdiğiniz bu yemini asla unutmayın" demiştir.
Nikâh İçin Kurulan Pir Divanı, Hak Divanıdır.
Bu divanda verilen sözden
(öl ikrar verme, öl ikrarından dönme) geri dönüş yoktur. Ölüm veya çok özel durumlarda çözüm yine Pir divanındadır. Aksi halde sözüne, sadakatine uymayanlar, verdikleri ikrara sırt çevirenler düşkün(toplumdan dışlanma) sayılır.
Asaf Suresi 172.Ayeti
Iklar'la(İkrar) İlgili Kuran'ı Kerim Araf Suresinin 172. ayetinde verilen ilk ikrarı bizlere şöyle anlatmaktadır: "Hani Rabbin Âdemoğullarının bellerinden zürriyetlerini çıkarmıştı. Onları kendilerine şahit tutarak, ben sizin Rabbiniz değil miyim? Buyurmuştu. Evet, ey Rabbimiz şahit olduk demişlerdi." Bu şahadet, kıyamet günü ''ya Rabbi bizim verdiğimiz bu ikrardan haberimiz yoktu.'' dememeleri içindi.
Ehli Beyt, Allah'ın varlığına ve birliğine, Hz. Muhammed`in Allah'ın Kulu ve Elçisi olduğuna, Hz. Ali`nin veliliğine, Tevella ve Teberraya, Ehl-i Beyt ve Kuran emanetlerine sahip çıkacaklarına dair Iklar verirler. Musahiblik kavlinde, nikâh akdinde, ikrar alır, ikrar verirler.
İkrar veren ikrarından dönemez. "Öl İkrar Verme, Öl İkrarından Dönme" bunun en açık uyarısıdır.
Buyruklarda ikrarından dönenler lanetlenmiş, Allah'ın rahmetinden uzak olanlar diye nitelendirilmişlerdir.
Iklar(Nikâh) alınmasında Dede ve en az 2 musahipli(kardeş) aile şahit olarak bulunur. Bu sayı bazen 4-5 aileye de çıktığı olmuştur. Dede huzuruna gençler gelir.
Dede onları Allah'ın selamıyla karşılar. "Sevgili Gençler, Allahın emri, Peygamberin kalvi, Ehli Beyt'in çizdiği yolda, cümle erenlerin himmeti ile sizin nikâhınızı kıymak için burada bulunuyoruz." Der.
Iklar Alınacak Gençlere Uyarılar Yapılır! Yolumuz Kur'an-ı Kerim, Peygamber Efendimiz ve Ehli Beyt Yoludur.
Dede; "Şu anda Hak divanındasınız. Vereceğiniz sözleri Allah'ü Tealaya vereceksiniz. Yolumuz Kur'an-ı Kerim, Peygamber Efendimiz ve Ehli Beyt Yoludur. Yolumuz ve erkânımız gereğince, sizlere hiç kimse baskı yapamaz. Karar verecek olan sizlersiniz. Vereceğiniz söz bir ikrardır. ikrarından dönenler düşkündür. Çok haklı bir neden yoksa ikrarından dönüp boşanmak iyi kabul görmez. Cenabı Rabbil-Âlemin kimsenin yuvasını dağıtmasın, şimdi çok iyi düşünün, size soracağım sorulara hiç bir baskı ve etki altında kalmadan Allah'ın sizi duyduğunu bilerek cevap verin." Der.
İlk Önce Kıza Sorulur
Kızım, Allahın emri, Peygamberin kalvi ve Ehli Beyt içtihadı, yerin ve göğün tanıklığı ve hazurunun şahadeti (şahitliği) ile hiç bir baskı ve etki altında kalmadan, kendi arzu ve isteğin ile ………… Doğma ………… Oğlu ile iyi gününde, kötü gününde. Hasta gününde, dar gününde ve geniş gününde ortak ve yardımcı olmak kaydı ve şartı ile ömür boyu kendine eş olarak kabul ediyor musun: ( 3 defa sorulur)
Aynı sorular Damat'a sorulur
Bu soru her ikisine de üçer kere tekrar edilir evet cevapları alınırsa, şahitlerde verdikleri söze şahit oldukları ve evlenmelerinde bir engel yoktur derlerse, tanıkların ve konukların huzurunda, her ikisini de rızalığı alınmış olur.
Dede şöyle devam eder; "Allah'ın emri, peygamberin kavli ve hazır bulunan cemaatin şahadetiyle, Ehli Beyt içtihadı üzere sizleri birbirinize eş olarak açıklıyorum.
Hak-Muhammed – Ali, İmam Hüseyin, İmam Hasan, Hz. Fatıma, Ehli Beyt İmamları, Hünkâr Bektaşi Veli, Abdal Musa, Melekler, Gerçek Erenler ve burada bulunan hazurun evlilik için verdiğiniz söze tanık olsun. Cenabı Allah kuracağınız yuvaya huzur ve mutluluk versin, canınızdan sağlığı, yuvanızdan mutluluğu, gönlünüzden esenliği eksik eylemesin, Sizleri ve gelecek nesillerinizi ilimden, irfandan, insanlık için doğru olandan ayırmasın. Cümle erenleri anarak kıydığımız bu nikâh her iki taraf için hayırlı ve uğurlu olsun. Allah sizleri mutlu eylesin, darda, zorda bırakmasın.
Esirgeyen ve Bağışlayan Yüce Allah sizleri Peygamberimiz Hz. Muhammed Efendimizin(sav) şefaatinden, Ehlibeyt İmamlarının yolundan ayırmasın.
Aranızdaki sevgi Allah'ü Tealadan yansıyan Hz Muhammed ile Hz Hatice'nin – Hz Ali ile Hz Fatıma'nın arasındaki sevgi olsun, aşk ve muhabbet olsun…
Kızımız Fatıma Annemizi, Oğlumuz İmam Ali'yi Kendine Örnek Alsın
Ey Yüce Allah'ım kızımız Fatıma Annemizi, Oğlumuz İmam Ali'yi kendine örnek alsın, onların yaşantıları doğrultusunda yaşamayı nasip eyle ya Rabbi… Nikâhınız hayırlı olsun. Hak, Hz. Muhammed- İmam Ali yardımcınız olsun.
Duadan Sonra, Şerbet Dağıtılır
Dağıtılan şerbetin İmam Ali ile Fatma Anamızın nikâh töreninde Hz Muhammed Efendimiz konuklara bal şerbeti ikram ettiği birçok yazılı kaynakta mevcuttur.
Nikâh için hazırlanmış şerbetten bir bardağa doldurarak yarısını kıza yarısını da erkeğe içirir. Nikâhı kıyılan çift önce Dede ile ardından Anne ve Baba'ları ve hazurunun ellerini öperler ve helallik isterler. Böylece Iklar alınmış, nikâh erkânı bitirilmiş olur.
Nikâh Akaidinde Ehli Beyt ve Ehli Sünnet Arasında Hiçbir Fark Yoktur
Yukarıda ortaya koyduğumuz şartlar Ehli Sünnet akaidinde de yerine getirilmektedir. Onun için her alanda olduğu gibi nikâhta da şartlar aynıdır. Sadece isim değişikliği mevcuttur. Ehli Beyt akaidi ile Ehli Sünnet akaidi arasında hiçbir fark yoktur.
Ehli Sünnet ve Ehli Beyt Dünya Birbirinin Kardeşidir. Ortak Payda Ehli Beyt'tir.
Peygamberimiz Veda Haccında "Size iki emanet bırakıyorum. Biri Allah'ın kitabı Kur'an diğeri Itretim, Ehl-i Beytimdir. Bunlara sarıldığınız müddetçe hidayettesiniz" buyurduğu gibi;
Ehli Beytte Birleşmekten Başka Çaremiz Yoktur!
Ehli Beyt Ekolünü gün yüzüne çıkaran, Ehli Beyt akaidi ile Ehli Sünnet akaidi arasında hiçbir fark yoktur.
"Ehli Beyt ekolü ve Ehli Sünnet ekolü Ehli Beyt çatsında kardeştir, birdir, beraberdir" Diyen Prof. Dr. Haydar Baş'ın şu sözleri ile bitireyim…
Prof. Dr. Haydar Baş; "Ehli Beyt Ekolü ve Ehli Sünnet ekolünde müşterek payda Ehl-i Beyttir. "Ortak payda, Kur'an ve hadislerin beyan ettiği Ehl-i Beyt görüşünde ve yaşantısında bir ve beraber olmaktır. Her iki dünya da Ehl-i Beyt etrafında akaidini ve İslami şartlarını yaşamalıdır." Tespiti tarihe damgasını vurmaktadır.