Onbir Ayın Sultanı Ramazan ayının feyzini, muhabbetini yaşadığımız şu mübarek günlerde kardeşlik, dostluktan (Musahip) bahsetmek en önemli vurgulardan biri olduğu kanaatindeyim.
Kur'an-ı Kerim'de ve Hadisi Şeriflerde ne Sünnilik ne de Alevilik kelimesi geçmediği ilahiyatçılar, imamlar, hafızlar ve hocalar tarafından bildirilmektedir.
Kur'an-ı Kerim'de ve Hadisi Şeriflerde sadece Ehli Beyt ismi geçtiğini ortaya koymaktadırlar.
Din Kardeşliği; Alevilik inancında "Musahip" olarak geçerken,Sünnilik inancında da "İhvan" olarak tanımlanmaktadır.
Aynı fikri ve manayı taşımasına rağmen, ulaştığı yer aynı olmasına rağmen sadece kelime farklılığı vardır. Musahiplik, kelime itibarıyla dünya ve ahiret (yol) kardeşliği anlamına gelmektedir. Hem madden, hem de, manen yani inanç boyutunda kardeş demektir.
Musahipler birbirinin günah ve sevabından sorumludurlar. Etle tırnak gibi bir birine bağlıdır. İki ekmeği olan diğerine vermekle yükümlüdür. Hayatın iyi yanı gibi kötü yanını da paylaşmakla yükümlüdür.
Musahiplikte namus kavramı çok önemlidir!"Eline, Beline ve Diline Sahip Ol" mantığını yaşarlar. Birbirlerini hata noktasında yapıcı olarak uyarırlar. Günah işleyecek vaziyetten devamlı kaçınırlar. Allah'a karşı sorumlu olduklarını unutmaz ve hayata geçirirler.
Musahipler yedi göbek birbirleriyle evlenemezler!
Musahiplik bir defa yapılır ve bir ömür boyu sürer. Musahiplikte geriye dönüş yoktur. İnançsal ve toplumsal muhtevanın yanı sıra ahlaksal açıdan da önemli bir anlam taşıyan Musahipler, yedi göbek birbiriyle evlenmezler.
Musahiplik dedenin onayı olmadan olmaz!
Musahip olmaya karar vermiş iki insan, eşlerini de yanlarına alarak dede ya da babanın (mürşidin) huzurunda bu isteklerini açıklarlar. Dede onları musahiplik hakkında bilgilendirir. Yükümlülüklerini ve sorumluluklarını anlatır. Onlara birbirini tanımaları için bir yıl zaman verir. Bu bir yılın sonunda eğer muhasip olmaya karar verilmiş ise tekrar dedenin huzuruna çıkılır dededen onay alınır. Eğer yol açısından bir sakınca görülmez, uygun bulunursa musahip adayları bir tören eşliğinde erkândan geçerek musahip olurlar.
Yeşil Sarıklı Çakır Dede musahipliği şöyle tanımlamıştır
Mersin Bozyazı'da kabri bulunan Hacı Bektaş-i Veli'nin torunu Yeşil Sarıklı Çakır Dede musahiplik noktasında; "doğruluk, dürüstlük, kardeşlik, paylaşmak" demiştir. Çakır Dede Musahip (Kardeş) Olacaklara; "Peygamberin ve O'nun emaneti Ehl-i Beyt gibi yaşayın. Onların yaşantısını tatbik edin ve o yoldan şaşmayın. Rehberiniz Kur'an-ı Kerim olsun" demiştir.
Hz. Peygamber Efendimizin Musahibi İmam Ali'dir.
Hz. Peygamber Efendimizin Musahipi, "Canım, kanım Sana feda olsun ya Resulullah" diyen, İmam Ali demek mümkündür!
İmam Ali: "Ya dinen ya da yaratılış itibariyle bütün insanlar birbiriyle kardeştir.'' Hz. Ali'nin bu sözü Musahiplik inancının altında yatan manevi ve genetik iki boyutu kardeşlik düşüncesini ortaya koymaktadır. Bu yüzden Peygamber Efendimiz ve İmam Ali arsındaki ilişki musahipliktir. Peygamberimiz muhacirle-ensarı musahip yapmıştır. O dönemde 'musahip' diye bir kelime olmamakla beraber, bugünkü uygulanışına baktığımızda, Peygamber efendimiz Mekke'den Medine'ye göç edildiğinde muhacirle-ensarı birbirine musahip yapmıştır. Peygamberimiz ensar ve muhaciri (musaip) kardeş ilan etmiş, onlar da bu kardeşliği gerçekten uygulamışlardır.
Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt'tir
Ehl-i Beyt noktasında Alevi ve Sünniler birbirinin kardeşidir. Koynunda haç gizleyen ajanların oyunlarına gelmemeliyiz!"Alevilik ekolü ve Sünnilik ekolü arasına İngiliz ajanları tarafından ekilen nifak tohumları ile İslam âlemi bugün parçalanmaya çalışılmıştır. Alevileri, Hz. Ali'ye (as) inananları batılda göstermek için oryantalistlerin kullandığı uydurma terimlerle Hak olan Batıl gibi gösterilmeye çalışılmıştır.
Alevilik ekolünde "Musahiplik" ile Sünnilik ekolündeki "İhvanlık", Din Kardeşliği manasına gelmesine ve aynı yola çıkmasına rağmen, musahipliği, kendisini Sünni ekolünün din âlimi olarak lanse eden, aslına baktığınızda; koynunda haç olan İngiliz ajanları tarafından saptırılmaya çalışılmıştır.
Ehl-i Beyt'te birleşmekten başka çaremiz yoktur!
"Alevi'si ve Sünni'si Ehl-i Beyt çatsında kardeştir, birdir, beraberdir" diyen Prof. Dr. Haydar Baş'ın şu sözleri ile makalemi bitireyim? Prof. Dr. Haydar Baş; "Alevi ekolü ve Sünni ekolü için müşterek payda Ehl-i Beyt'tir. "Ortak payda, Kur'an ve hadislerin beyan ettiği Ehl-i Beyt görüşünde ve yaşantısında bir ve beraber olmaktır. Her iki dünya da Ehl-i Beyt etrafında akaidini ve İslami şartlarını yaşamalıdır. Bu aynılık, sosyal hayata da yansımalı siyasette, kültürde, medeniyette bir ve beraber olarak İslam kardeşliği temin edilmelidir. Esasen Şii ve Sünni dünyası birbirinin kardeşidir. Birbirinin itikat ve ibadetine her konuda sahip çıkacak; can, mal ve namus emniyetini koruyacaktır. Böylece vücuda gelen İslam kardeşliği adındaki birlik, bu dünyanın canına, malına, namusuna, din ve vicdan emniyetine savaş açan Haçlı dünyasının karşısında bir bilek ve bir yürek olabilecektir. Kısacası; Alevilik ekolündeki musahiplik, Sünnilik ekolündeki ihvanlıkla aynıdır. İkisi de din kardeşliğidir. İkisi de Kur'an-ı Kerim üzeredir. Bu şekilde de uygulanır ve yaşanır.
Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.