Doğumundan son nefesine kadar hep mücadele ve hakkın yanında olan Mustafa Kemal Atatürk'ü millet olarak çok iyi anlamamız gerekir.
Atamızı fil misali herkes bir tarafa çekmektedir. Gerçekte onun yaşadığı bir hayat ve ortaya koyduğu bir felsefe vardır. Bu yaşanan hayatı ve felsefeyi çok iyi anlamak, algılamak ve ortaya koymamız gerekir.
Biz Atamızın fikirlerini ülkemizde sapmadan uygulamaya devam edersek ülkemizin Dünya'ya hükmeden lider bir ülke olacağından zerre endişemiz olmasın.
Ortaya koyduğu ilkeleri doğru anlayabilirsek her alanda ülkemiz muasır medeniyet seviyesine çıkacaktır.
Ülkemizin orunlarından ekonomi sorunu, mezhep ve din anlayışı sorunu başı çekmektedir.
Örneğin din anlayışı ve mezhep sorununu çözmemize Laiklik ilkesi büyük yardımcı olur.
Atatürk, laiklik ilkesini gerçek bir dindar olduğu için hayata geçirmiştir. Din kavramının olmadığı bir yerde laiklikten söz etmek imkânsızdır. Laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır. Laiklik dinin ve dindarın teminatıdır. Laiklik, din tüccarlarının, hak dini yaşadığını zannedip yaşamayanların gerçek dindarla ayrıldığı noktadır. Kısacası İslam'ın ta kendisidir.
Dinsiz kişi laik olamaz. Dindar kişi de Atatürk'ün laikliğinde dinini doya doya özgürce yaşar…
Laiklik, solun cahil kesimi tarafından bu millete çok yanlış anlatılmıştır. Laiklik denince, dindarla dinciyi ayıramayan solun zır cahil kanadı ikisini de aynı kefeye koymuş ve laikliğin dindar kesim tarafından bir öcü gibi algılanmasına sebebiyet vermiştir.
Bazı sol cahiller Atatürk'ün laikliğini kendi çıkar ve menfaatleri uğruna abuk subuk bir şekle dönüştürmüşlerdir.
Ondan dolayı Laikliği tam manası ile devreye koyabilirsek din doya doya yaşanır.
Diğer taraftan Atatürk'ün Cumhuriyeti dinimizi teminat altına almıştır.
Atatürk, Elmalı'lı Hamdi Yazır'a cebinden 50 Bin lira harcayarak Kur'an-ı Kerim-i Türkçeye çevirttirmiştir. Türk halkı da ayetlerde Allah ne emrediyor, neyi emretmiyor, neyi yasaklıyor öğrenmiştir. Bu olay, dini, şahsi menfaatleri için kullanan din tüccarlarının işine gelmeyince rahatsız olmuşlardır. Atatürk hakkında olmadık fitneler uydurmuşlardır. Buradan hareketle ne din tüccarlarına, ne de Atatürk tüccarlarına prim vermememiz gerektiğinin altını çizerim.
Atatürk'ten sonra günümüze kadar gelişen olaylarda solun cahilleri Atatürk tüccarlığı, sağın cahilleri de din tüccarlığına soyunmuşlardır.
Zamanında Prof. Dr. Haydar Baş'ın birleştirici ve bütünleştirici felsefesi işlenmiş, Hoş Geldin Atatürk eseri ortaya koyulmuş, bu millet hak yol Ehli Beyt'te tek bilek tek yürek yapılmış olsaydı.
Atatürk, ilkeleri ve ne yapmaya çalıştığı açık ve seçik anlaşılırdı.
Atatürk hayatta iken kıt imkânlarla ülkemize devasa bir mesafe aldırmıştır. Aynı, Atatürk zihniyetini ortaya koyan Haydar Baş'ı da iyi anlayıp, algılayabilsek Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti Devleti Dünya'nın zirvesine oturacak, halkı da huzur ve refah içinde yaşayacaktır.
Buradan hareketle Atatürk'ü bütün Türk milletinin çok iyi anlaması ve yaşatması gerekir.
Türk milletinin matem günü olan 10 Kasım'da Mustafa Kemal Atatürk hayata gözlerini yumdu. 10 Kasım 1938 günü saat 9'u 5 geçe yaşamını yitiren Mustafa Kemal Atatürk'ün anısına 10 Kasım günü çeşitli etkinlikler düzenlenerek ulu önderi sevgi, saygı ve özlemle anmaktayız.
Atatürk'ün her attığı adım ülkemizin menfaatine olmuştur. Milletimizi topyekûn ele almış kimseyi ötekileştirmeden ülkemizi farklı noktaya taşımıştır.
Bu duygu ve düşüncelerim ile Atatürk'ü saygı ve hürmetle anıyorum.
Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.