Kişinin doğuştan kazandığı kazanılmış hakları kendisinin seçtiği ve edinilmiş haklara sahip kişi veya kişilerin elinden alarak şahıslarına mahkûm etmesi tamamen hayatın akışına aykırıdır.
Bu sistem hayatı zorlaştırmakla kalmayıp hak eden kişiyi zora sokan, diğerlerini de hak etmedikleri kazanımları elde ederek fikirlerini benimsemeyen, kişileri ötekileştirmekle kalmayıp ağır baskı unsuru oluşturarak yönetmeye çalışan yanlış bir yaklaşım ve anlayıştır.
Devleti devlet yapan, o devlet içinde yaşayan toplumun eşit ve özgür yaşaması için düzgün işlemesi gereken hak, hukuk, adalet, dini vecibeler ve ekonomik dağılımdaki eşitliğin tek taraflı işletilerek yaşam alanı daraltıldığı için kısıtlı bir hayat yaşamak zorunda bırakılan halkın büyük bir kesimi hak etmediği hayatı sürmek zorunda bırakılmaktadır.
Buradan hareketle olayı bütünü ile ele alacak olursak; aslında çok kolay olan hayatı zorlaştıranda insanoğlunun menfaat ve çıkarları doğrultusunda ortaya koyduğu tavırlardır. Hayatı zorlaştırmadan hak ve hukuk çerçevesinde hareket ederek idare edilmiş olsa ve insanımız hak ettiği değeri bulabilse her şey çok basit olacak. Çünkü insanlığı yaratan Allah'u Teâlâ'her canlının rızık sorunu olmasın kefili benim' dediği bir Dünya'da yaşamaktayız.
Gelin görün ki geçmişten bugüne çıkar gruplarının belli bir zümreyi idare etmek adına şahsi menfaatlerini ön plana çıkararak devreye koyduğu kurallar hayatı zorlaştıran en büyük etkenler arasında birinci sırada yerini almıştır.
Muhasebe sistemi sadeleştirilmeli
Mesela; Muhasebe sisteminin,"gelen-giden-kalan"dan ibaret olduğu halde çetrefilli hale getirilmesi tamamen insanın işlerini zorlaştırmak, belli çıkar gruplarının basit para kazanması için kurulmuş bir düzendir. Sadeleştirilmesi durumunda her şeyin kolaylaşacağından emin olun.
Bununla beraber birçok olguyu masaya yatırabiliriz. Hayatı kolay yaşamanın yolu sadeleştirmekten geçtiğinin altını çizerim.
Allah insanoğlunu her daim doğruluğa ve dürüstlüğe sevketmek için Peygamberleri aracılığı ile kitaplar göndermiştir. Son olarak da Hz. Muhammed Efendimiz vasıtası ile Kur'an-ı Kerim'i göndermiş ve diğer bütün kitapların hükmü son bulmuştur.
Kuran'ın ortaya koyduğu Allah'ın hükümleri, geldiği günden bu yana hiç değişmemiş, hep aynı doğrultuda devam etmiştir. Gelin görün ki Kur'an-ı Kerim ve Peygamberimizin yaşam şekli ortada iken Allah'ın hükümlerini dahi farklı yorumlayarak çıkarları uğruna kullanmak isteyen kişiler ve bu kişilerin sahte emellerini gerçekleştirmesine çanak tutan ibrikçi başları türemiş, bu da toplumun çürümesine vesile olmuştur.
İslam tektir
Buradan hareketle şunu çok iyi bilmenizi isterim. Allah tektir. Kur'an tektir. Hz. Muhammed Efendimiz tektir. İslam tektir. "Ilımlı İslam", "Radikal İslam", "Siyasal İslam…" gibi dini kullanan 'İslam' adı altında safsataları dikkate almadan Allah'ın ortaya koyduğu İslam'ın şartlarını yerine getirmekle yükümlü olduğumuzun altını çizerim. Yaşanması basit olan İslam'ı zorlaştıran hurafe ve şahsi menfaatler uğruna ortaya konulan İslam dışı uygulamaları din tüccarları aracılığı ile sizlerin önüne koyan her türlü tehlikelerden uzak durmanız şahsi ve ülke çıkarları adına büyük bir kazanım olacağını bilmenizi isterim.
İslam çok basittir. Şartı beştir. Bu vasıfları Allah emretmiştir. O'nun dediğini yaparsak İslam'ı çok basit ve doğru yaşarız. Lakin şahsi çıkarı uğruna din istismarcılarının uydurduğu safsataları baz alıp İslam'ı yaşamaya kalkarsak işte o zaman her şey zorlaşır ve çetrefilli bir hal alır.
Atatürk'ün Kurân-ı Kerim'i Türkçeye çevirmesindeki maksatta buydu. Herkesin Kur'an-ı okuyarak Allah'ın emirlerini bizzat öğrenip uygulayarak yaşamasını sağlamak. Gerçek İslam'ı öğrenmemize vesile olmaktı.
Onun için din tüccarlarının allayıp pullayıp dini kullanarak sizleri farklı yönlendirmesine müsaade etmemenizi tavsiye ederim. Unutmayın ki Allah'ın emirlerine gerçek manada uyan dindar bir kişi yalan konuşmaz, hak yemez, çalmaz. Bir kişi yalan konuşur, hak yer ve çalarsa dini şahsi menfaatleri uğruna kullanıyor manası açık ve seçik ortaya çıkar. Buna kılıf olarak da dini alet eder. Din, doğruluğu, çalmamayı, kul hakkı yememeyi emreder. Bir kişi çalıyorsa, hak yiyorsa, yalan konuşuyorsa göstere göstere kıldığı namazı da kılıftır. Orucu da kılıftır… Bu tipler en tehlikeli tiplerdir.
85 milyonu da ihya edecek kaynaklara sahibiz
Ülkemizde yaşayan her ferde fazlasıyla yetecek kaynak mevcuttur. 85 milyonu da ihya edecek kaynaklara sahip olmamıza rağmen belli bir zümrenin gelir seviyesi çok yüksek ve rahat yaşam sürdürmekte iken, toplumun fazlası geçim sıkıntısı çekmekle kalmayıp aç yatan ailelerin mevcut olması ekonominin düzgün yönetilmediğine açık ve seçik işarettir. Ekonomiyi düzgün yöneten, halkımızın çıkarlarına eşit mesafede yaklaşan bir zihniyet olsa her şey basitleşecek, belli kişilerin cebine akan kaynaklar paylaştırılırsa da her şey kolaylaşacak. İnsanımız mutlu, huzurlu ve ekonomik refahı yüksek bir zümre olarak yaşayacaktır.
Toprak parçasını vatan, üzerinde yaşayan insanları da toplum yapan, aidiyet duygusu aşılayan dini ve milli değerlerimiz başta olmak üzere, örf, adet, gelenek ve göreneklerdir. Vatanımızın bütünlüğü, milletimizin birliği için olmazsa olmazlarımızdır.
Toplumu bir arada tutan ve millet yapan değerler bunlardır. Milletin huzurlu, mutlu, rahat ve endişesiz yaşaması içinde ekonomi, adalet, hak ve hukuk kurallarıdır.
Değerlerimizi kaybetmeden kurallarda tam manası ile herkese eşit devreye konularak şahsi çıkarları devreye koymadan devlet gibi hareket ederek toplum idare edilirse ülkeyi yönetende, yönetilende çok rahat eder. Hayatı zorlaştırmadan, basitleştirip yaşarsak 85 milyon huzur içinde, ekonomik refahı yüksek bir toplum olarak yaşayacağımızdan endişeniz olmasın.
Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.