Barış için Milli Ekonomi Modeli

01.03.2022 00:00

Rusya-Ukrayna savaşı 6'ıncı gününde... Çok fazla bilgi kirliliği olduğu için haberlerin hangisine inanacağız, açıkçası bilemiyoruz. Aktarılan bilgilerde gerçekler değil, kirli siyaset var. Ama bilinen bir gerçek var ki, gerek Donbas'ta, gerekse Kiev başta olmak üzere Ukrayna'nın birçok noktasında çatışmalar yaşanıyor ve sivillerin büyük bir mağduriyeti var.

Savaşın gerekçesi ne olursa olsun, siviller ölüyorsa, kadınlar, çocuklar mağdur oluyorsa, bu insanlık adına asla olmaması gereken bir durumdur.

Dünya ülkelerinin tamamının, en güçlüsünden en zayıfına kadar hedeflemeleri gereken esasen savaş odaklı değil, barış odaklı bir dünya olmalıdır. Şu unutulmamalıdır ki, barış içinde olan bir dünya, savaşlarla gerilen bir dünyadan her zaman çok daha fazla yaşanabilirdir.

Ama insanoğlu savaşlarla, yaşayacağı şu kısacık dünya hayatını zehir etmeyi başarabilmektedir. Bu, elbette ki silahlı gücün olmasın, ordun, askerin bulunmasın anlamına gelmemektedir. Silahlı kuvvetler caydırıcı güçtür ve bir devlet ve millet için olmazsa olmazdır.

Savaşların kaçınılmaz olduğu zamanlar vardır, örneğin vatanınıza, namusunuza, bir saldırı sözkonusu ise o zaman savaş mecburidir. Ama emperyalist bir mantıkla, başkalarının sahip olduklarını zorla ele geçirmek maksatlı bir savaş, sınırsız olan ihtirasların sonucudur.

Peki, barış içinde yaşayan bir dünya mümkün müdür?

Bugün savaşların en önemli nedenlerinden birisi kaynak ve güç paylaşımıdır.

Kapitalizmin dünyaya empoze ettiği "kaynaklar sınırlı, ihtiyaçlar sınırsız" saçmalığı, ülkeleri "Bu sınırlı kaynaklara ben hakim olmalıyım" yanlışına itmektedir.

Bugün kapitalist olmadığını iddia eden ülkelerde bile ortaya çıkan emperyalist politikalar aslında, hala kapitalizmin kalıntılarını barındırdıklarını göstermektedir.

Bu manada dünyayı barışa götürecek tek ekonomik sistem Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'dir. "Kaynaklar sınırsız, ihtiyaçlar sınırlıdır" gerçeğinden yola çıkan Milli Ekonomi Modeli, kaynak ve güç savaşlarını tamamen durduracak bir ekonomik zemin oluşturmaktadır. Bu eşsiz modelle, her ülke kendisine sunulan sınırsız kaynaklardan beslenebilir, kendisinde olmayanı da ikili ilişkilerle dostça diğer ülkelerden temin edebilir.

Milli Ekonomi Modeli'ni parti programına alan ve bu eşsiz modelin temel bakış açısına sahip olan Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, Ukrayna-Rusya kriziyle ilgili çok önemli değerlendirmeler yaptı. Özetle bunları aktarmaya çalışalım:

"Ben, 'Ukrayna hükümetini deviriyorum, yerine Rus yanlısı bir hükümet getiriyorum' diyemezsin. Bağımsız Türkiye Partisi tutarlı tavrını her zaman sergilemiştir. Biz buna Suriye'de, Irak'ta, Libya'da da karşı çıktık. Beşar Esad yönetiminin değiştirilmesi ne kadar Suriye halkının tercihiyle olması gerekiyorsa, Ukrayna'daki bir yönetim değişikliğinin de yine aynı şekilde Ukrayna halkı tarafından yapılması gerekir. Buna da biz demokrasi diyoruz."

"Suriye halkının Esad'ı isteyip istememesi benim meselem değil. Benim meselem ABD'nin 12 bin kilometreden gelip burada bir dizayn yapmaya çalışmasıdır. Şimdi dünya öyle bir düzende ki, 12 bin kilometre öteden ABD'nin müdahale ettiği bir Suriye olunca, yanı başındaki Ukrayna'ya müdahale eden bir Rusya'ya uluslararası kamuoyu net bir şey diyemiyor. Emperyalistleşme yolunda ilerleyen hangi devlet veya hangi iktidar varsa bu doğru bir tutum değildir."

"Türk milletinin şu anda durması gereken taraf, ne Rusçuluk ne NATO'culuk ne de Ukraynacılık... Durması gereken tek taraf insani taraf. Mesela Ukrayna'ya insani yardımın elbette yapılması gerekiyor, çünkü oradaki insan. Benim dinim de, tarihim de bana bunu emreder, insanı katletmemek, öldürmemek, zorlamamak bilakis yaşatmak."

"Rusya'nın Ukrayna harekatı gecesi İsrail Şam'ı bombaladı. Kimse bunu konuşmadı. Oradaki de can, ama buradaki de can. Yemen'de her gün çocukların üzerine bomba atılıyor, niye kimsenin sesi çıkmıyor. Dolayısıyla insanoğlunun öldürüldüğü hiçbir dava haklı olamaz. Bu Suriye için de böyledir, Yemen için de böyledir, Ukrayna için de böyledir."

"Biz hep Rusya'nın Milli Ekonomi Modeli ile geldiği noktayı konuştuk. Evet, Rusya 2004 yılında cevap veremediği ABD, NATO ve Avrupa ittifakına Milli Ekonomi Modeli ile 2014 yılından itibaren cevap verebilmeye başlamıştır, doğrudur. Çünkü 2005 yılında ortaya konan modeli Rusya planlı bir program çerçevesinde 2008 yılından itibaren uygulamaya koymuş, 2013 yılından itibaren de bunu resmileştirmiştir. 27 Şubat, bundan tam 9 yıl önce merhum genel başkanımız Prof. Dr. Haydar Baş'ın Duma'da Milli Ekonomi Modeli'ni 6 saat boyunca anlatmasının yıl dönümüdür. Evet, bu Rusya'da yaşanmıştır, ama bu şuna benzer; şimdi önünüzde bir hasta adam var, hastayı tedavi edersiniz ve ayağa kaldırırsınız. Milli Ekonomi Modeli budur. Hastayı tedavi eder ve ortamdaki en güçlü insan haline getirebilir ama hastanın fıtratına kefil olmaz. Hastanın fıtratı başka şeyler taşımaya meyyal ise bunun sorumluluğunu ben taşımak zorunda değilim, sorumlu doktor değildir. Dolayısıyla böyle bir ortamda emperyalistleşmek isteyen herhangi bir gücün yanında, arkasında hem psikolojik hem de fiilen olmak doğru değildir."

"Rusya'nın bu ekonomik güçlenmeyi sağladığı merkez nokta Milli Ekonomi Modeli, ama burada Milli Ekonomi Modeli'nin asıl işlevi Rusya'yı güçlendirmek değildir, bunu iyi anlamamız lazım. Milli Ekonomi Modeli'nin asıl işlevi, 'Milli paralarla ticaret ve kendi kaynaklarınızla beraber zenginleşebilirsiniz' teziyle birlikte, hem Çin'e, hem Hindistan'a, Hem Rusya'ya ve belli noktalarda Avrupa'ya kattığı katma değer ve güçlenme orantısıyla birlikte, tek kutuplu ABD düzenini bitirmesidir. Milli Ekonomi Modeli bunu yapmıştır. ABD bugün hiçbir coğrafyada başkalarına karşı pozisyon alamaz hale gelmiştir. Milli Ekonomi Modeli'nin gücü buradadır. Dolayısıyla Milli Ekonomi Modeli'nin uygulandığı bir dünyada savaş değil barış olur."

Milli Ekonomi Modeli, başta Türkiye olmak üzere tüm dünya ülkeleri ve tüm insanlık için yazılmıştır. Modeli uygulayan güçlü olur, bağımsız olur, milletini refaha ve huzura kavuşturur. Milli Ekonomi Modeli ülkeler arası ilişkilerde kazan-kazan yöntemini devreye sokar. Ülkeler kendi milli çıkarlarını ön planda tutarken, ilişki kurdukları ülkelerinde de haklarını korurlar, onlara da kazandırırlar.

Bu nedenle bu eşsiz barış modelini Türkiye olarak acilen uygulamalı ve bizim medeniyetimizden beslenen bu mükemmel modelin tüm dünyada uygulanmasına öncü olmalıyız. Bu bizi hem çok güçlü hem de dünya barışının merkezi yapacaktır.