Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, dün "Yeni Ekonomi Programı Yapısal Dönüşüm Adımları 2019" başlıklı yeni reform paketini açıkladı.
Albayrak, Ağustos ayında yeni ekonomi yaklaşımını anlatmıştı, Eylül'de orta vadeli yeni ekonomi programını paylaşmıştı, şimdi de bu program çerçevesinde 2019 yılı sonuna kadar hangi adımların atılacağını anlattı.
Özetle ifade etmek gerekirse;
* Kamu bankalarının sermayesinin güçlendirilmesi için 28 milyar TL'lik DİBS kamu bankalarına verilecek.
* Ulusal veri merkezi kurulacak.
* Bankalar Birliği öncülüğünde kamunun olmadığı bir yapıda enerji ve inşaat gibi önem teşkil eden sektörlerde enerji girişim fonu ve gayrimenkul fonu oluşturulacak.
* Tamamlayıcı emeklilik sistemiyle tasarruflar artırılarak dış müdahalelere karşı ekonomi güçlü hale getirilecek.
* Yeni yapıyla birlikte 5 yılda sistemde biriken fonların milli gelirin yüzde 10'unun üstüne çıkması hedefleniyor.
* Sigortacılık denetleme ve düzenleme kurumu hayata geçirilecek. Sigortalanmayan sektörlerin sigortalanmasına imkan sağlanacak.
* Sosyal güvenlik reform paketi bu yıl içinde açıklanacak. Aktif pasif oranının daha üst seviyeye çıkması ve prim gelirlerinin artırılması hedefleniyor.
* Ulusal kredi derecelendirme şirketi kurulacak.
* Enflasyonla mücadele için tarımda üretici ve tüketici arasında değer zinciri sağlanacak.
* Mevsimsel dalgalanmada enflasyonla mücadelede önemli yer tutan taze sebze meyvede Sera AŞ kurulacak. İlk etapta 2 bin hektar sera inşa edilecek.
* Hal yasası ve gıda regülasyonuyla üretici ve kooperatiflerin hal içindeki payı artırılacak.
* Bütçe hedeflerini tutturacak tasarruf adımları, sıkı maliye politikası devam edecek. Mali disiplinden vazgeçilmeyecek.
* İhracata dayalı yüksek katma değer ve teknolojiyi önceleyen ekonomi tesis edilecek. Birim ihraç fiyatları yükseltilecek.
* Kayıt dışılıkla mücadele ile gelirler artırılacak.
Evet, Hükümetin 2019 için yeni reform paketi özetle bu şekilde…
Sizce bu adımlarla Türkiye ekonomisi düzlüğe çıkabilir mi? Elbette ki hayır…
Kamu bankaları borç batağında, iç borçlanma senetleriyle kurtarılmaya çalışılıyor.
Kapitalizmin temel finans mantığı olan, yani piyasaların, eldeki tasarruflar karşılığı bankalar tarafından üretilen kaydi para ile faizli kredilerle fonlanmasına devam ediliyor.
Dışarıdan para akışı sıkıntılı olduğu için vatandaşların gelirlerinin fonlarda toplanması sağlanarak, bu sistemin devam etmesi isteniyor.
Tamam da, üst üste resesyonun ve ekonomik daralmanın yaşandığı, dışarıdan borç akışının durduğu bir atmosferde bu sistem sürdürülebilir mi? Elbette ki hayır…
Faizler çok yüksek olduğundan kredi talebinin sürekli düşeceğini, daralan tüketim sebebiyle ekonominin dönmeyeceğini, alınan kredilerin geri ödenemeyeceğini hesaba katıyor muyuz?
Mevcut tabloda tasarrufların artırılması demek, piyasada dolanan paranın daha da az dolanması demektir. Zaten işadamlarının en büyük şikayeti paranın dönmemesi…
Türkiye'nin bugün tarımdaki problemi seracılık yapamaması değildir. Yüksek üretim maliyetleri, nakliye ve üst üste alınan vergiler fiyatları artırmaktadır. Tarımda tüm girdiler ithalken, finans faizli kredi iken söyler misiniz Sera AŞ kurulsa ne olacak? Maliyetler düşmeden üretici tüketici zincirinin kısaltılması da bir sonuç getirmeyecektir.
Bir taraftan kurumsal vergiler kademeli düşürülecek deniliyor, diğer taraftan dolaysız vergiler artırılacak deniyor. Dolaysız vergi kurumlardan alınan vergidir. Tezat teşkil ediyor. Hem dolaylı vergileri azaltıp hem de vergiyi tabana yaymak da mümkün değil.
Devlet yeni gelir kaynakları üretmediği müddetçe ne dolaylı ne de dolaysız vergilerin azaltılması asla mümkün değildir. Bütçe zaten ciddi manada açık veriyor.
Hem ihracat birim fiyatlarını yükseltip hem de ihracata dayalı bir ekonomi nasıl tesis edilecek? Zaten hammadde ve enerji maliyetlerimiz dolara endeksli olduğu için ürünleri ucuza mal edemiyoruz. Bir de buna birim fiyatlardaki artış eklenirse, dünyada seçeneklerin çok olduğu bir atmosferde, hedeflenen ihracatı yapamayız.
Mevcut ekonomik tabloda kayıtdışılıkla mücadele reel sektörü ayakta tutan bütün dalların da kırılmasına neden olacaktır. Bugün yüzde 100 resmi çalışan bir üreticinin ayakta durma şansı fazla yoktur, bunu sanayici temsilcileri de açıkça belirtiyor.
Hükümetin yeni ekonomi programı, bu çerçevede hazırlanan yeni roform paketi, serbest piyasa ekonomisine yani demode olmuş Kapitalizme devam niteliği taşımaktadır. Bu sistem kapitalizmin kaleleri ABD'ye ve AB ülkelerine bile hiçbir fayda vermemiştir.
Vermiş olsaydı, 2008 krizinde hiç Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nin teşvik projelerine can simidi olarak sarılırlar mıydı?
Gelin, şu Kapitalizmin kabızlığından bir an önce kurtulalım, hiçbir sonuç vermeyecek hatta ekonomiyi daha da batıracak kapitalist adımlardan vazgeçelim, Çin ve Rusya gibi batmış ülkeleri dünyanın zirvesine taşıyan Milli Ekonomi Modeli'ni, modelin Sahibiyle birlikte uygulayalım.
O zaman bu kadar eziyeti boşuna çektiğimizi yaşayarak göreceğiz.
Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.
