Hükümetin uyguladığı bütün yanlış politikaların faturası doğal olarak Türk milletine kesiliyor. Bunun ekonomideki yansımalarını zaten topyekun millet olarak gelir yetersizliği, borç artışı, icra-haciz, zamlar, pahalılık, vergi artışları, kepenk kapatma, işsizlik şeklinde ödüyoruz.
Maalesef dış politikadaki yanlışlar da milletimize tazminat olarak geliyor.
Malum, Uluslararası Ticaret Odası bünyesindeki Tahkim Mahkemesi, Türkiye'yi 1.4 milyar dolar (artı faiz) tazminat ödemeye mahkum etti.
Bugünkü kurla TL bazında bu yaklaşık 27 milyar TL yapıyor.
Peki, niçin ceza yedik? Kuzey Irak'ta çıkan petrolün Irak merkezi hükümetine rağmen Türkiye üzerinden dünya piyasalarına satılması sebebiyle…
Dünya piyasaları dediğimize bakmayın, İsrail'e…
25 Mart 2023 tarihli kararın ardından Türkiye'ye petrol sevkiyatı durdu.
Bu petrol sevkiyatı anlaşması Erdoğan ve Barzani tarafından 2014 yılında imzalanmıştı. Irak hükümeti, Türkiye-Irak Anlaşması'na aykırı olan bu alışverişi uluslararası arenada dava etmişti. Bu dava sonuçlanmış oldu.
Cumhuriyet gazetesi yazarı Sayın Mehmet Ali Güller, Ekim 2014 yılında yayımlanan 'IŞİD: Kara Terör' adlı kitabında bu konunun geçmişini detaylıca anlatıyor. Bazı bilgileri aktaralım:
* "Kuzey Irak'taki petrol 2013'ten itibaren tankerlerle taşınarak Türkiye'de Barzani adına depolanıyordu."
* "Irak Petrol Bakanlığı, petrolünün peşine düşmüş ve Barzani yönetiminin Türkiye üzerinden petrolünü İsrail'e sattığını saptamıştı. Bakanlığın resmi internet sitesinden şu duyuru bile yapılmıştı: 'Karşılaştığımız gerçekler karşısında hayretler içinde kalıyoruz. Kuzey Irak bölgesinin sattığı petrolün İsrail rafinerilerine ulaştığını ispatlayan belgeler var.'"
* "Erbil petrolü Ceyhan'a gönderiyor, Ceyhan'dan kalkan gemiler, petrolü Akdeniz'in ortasında bir başka gemiye aktarıyordu. Palmali Shipping'e ait gemiler başta pek çok gemi Yunanistan-Türkiye-İsrail hattında bu şekilde çalışıyordu."
* Bağdat, o tarih itibarıyla 34 milyar dolar zarara uğradığını, Türkiye'nin Irak'la 2010 yılında imzaladığı (1973'ün güncellenmişi) anlaşmaya uymasını istiyordu."
* "Ancak AKP hükümeti uyarılara uymadı, hatta işi 2014 yılında doğrudan Erdoğan-Barzani anlaşmasına taşıdı."
* "Projenin asıl sahibi ABD'ydi. ABD'nin Nabucco Projesi Haziran 2013'te çökünce, 21-22 Kasım 2013'te İstanbul'da yapılan Atlantik Konseyi Enerji Zirvesi'nde Kuzey Irak petrol ve gazının Türkiye üzerinden sevki gündeme geldi. Bunun yolu da Bağdat'a rağmen Ankara-Erbil ekseni oluşturulmasıydı. İşte Erdoğan-Barzani anlaşması böyle doğdu."
* "Ardından AKP onaylı Türk şirketleri hızla Kuzey Irak'ta petrol arama faaliyeti yürütmeye başladı."
* "Irak Kürt Bölgesi Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani, 4 Haziran 2014'te yaptığı açıklamada, Erdoğan ile 50 yıllık anlaşma imzaladıklarını, sürenin daha da uzatılabileceğini söylüyordu. Yani Erdoğan bu anlaşmayla fiilen Irak Kürdistan'ının da sponsoru oluyordu."
* "Tankerlerle taşınarak depolanan petrolün ilk satışı 22 Mayıs 2014'te yapıldı. IŞİD'in 9 Haziran 2014'te Musul'u işgal etmesi Irak'taki tabloyu iyice değiştirdi. Irak Başbakanı Maliki dört bir yandan sıkıştırılıyordu. Bu süreçte Barzani, petrolü tankerle taşıma aşamasından boru hattıyla taşıma aşamasına geçti."
Kuzey Irak petrollerinin Türkiye üzerinden İsrail'e satılmasından; petrolü ucuza alan İsrail kazandı, Irak hükümetine bağlı kalmadan petrol geliri elde eden Barzani hükümeti kazandı, projenin sahibi ABD kazandı, bu sürece dahil olan AKP onaylı şirketler kazandı ama Türkiye 1.4 milyar dolar tazminata mahkum edildi.
Birileri bu işten çok büyük gelirler elde etti ama bu işin faturası 27 milyar TL olarak Türk milletine kesildi.
İşin garip tarafı, Sayın Erdoğan'ın 2009 yılında Davos'taki İsrail'e karşı 'one minute' çıkışından 5 yıl sonra bu sevkiyat anlaşması imzalanmış.
Siyasilerimiz sahne önünde 'one minute' derken, perde arkasında İsrail'e ucuz petrol temin eden ve sonucunda tazminata mahkum edildiğimiz petrol sevkiyatı anlaşmasına imza atmışlar.
Türkiye'ye, yaptığı anlaşmaların ve yanlışların faturalarını millete ödettiren değil, ortaya koyduğu çözüm ve modellerle milletini 'efendi' gibi yaşatan, gelir adaletini sağlayan, milletinin her bir ferdine iş ve aş imkanı sunan bir siyaset anlayışı lazım.
Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.