Bozyazı'nın ilk haber sitesi: Temiz ne kaldı?

Toplumda insanlara, doğaya, çevreye dikkat edersek ne kadar kirlilik içerisinde olduğunu görürüz. Bu güzel ve yaşanılası Dünyayı kendi ellerimizle cehenneme çeviriyoruz. Ama ne yazık ki, birçok insan bunun farkında olduğu halde dile getiremiyor. Farkında olmayanlar da yok değil.

Gelecekte torunlarımıza temiz bir çevre ve temiz bir topum bırakamazsak bizim için ne düşünürler acaba?

Çevre kirletildi.

Toprak kirletildi.

Akarsular kirletildi.

Denizler kirletildi.

Hava kirletildi.

Kültür kirletildi.

İnanç kirletildi.

Siyaset kirletildi.

En önemlisi de beyinler kirletildi.

Bu kirlenmelerin asıl nedeni zaten beyinlerin kirletimiş olması değil mi?

31 Mart 2019 Pazar günü mahalli idareler seçimi yapılacak.

Belediye başkanları, belediye meclisi üyeleri, mahalle ve köy muhtarları ile azalar, eski deyimle "Köy ihtiyar heyeti üyeleri" seçilecek.

Fakat seçimemi gidiyoruz, savaş hazırlığımı yapıyoruz belli değil.

Birisi çıkıyor,"Gezi eylemlerine katılanların kafası kesilmeli."

Diğer birisi," Ak Parti kayıp ederse iç savaş çıkar."

Diğeri, "İmkânı olan silah satın alsın, hazırlıklı olun."Diyebiliyor.

Bakanlık yapmış bir siyasi seçmene hitabında,"Ak Partiye vereceğiniz her oy ahirette beratınız olacak." Diğer bir eski bakan "Allah yaşasaydı Ak partiye oy verirdi."Diyor.

Bu nedir?

Bu tam bir inanç yozlaşması, inancın erozyona uğratılmasıdır.

Orta Çağ Avrupa'sında devletler, Kilise Devletleridir. Devlet tamamı ile kiliselerin kontrolündedir. O zamanda kilisede papazlar para toplamak için halka,"Endülüjans" denilen bir kağıt verirler ve halk ne kadar çok endülüjans kağıdı alırsa, günahları o kadar af edilir diyerek cennet pasaportu satarlarmış. Onlara göre cennetin pasaportu bu kâğıtlarmış.

Ne yazık ki, bizde de 21.yüzyılda buna benzer olaylar yaşanıyor.

Partiye verdiğin oy ahirette beratın olacakmış.

Böyle bir ortamda güvenlik içerisinde seçim nasıl yapılabilir?

Seçimle ilgili bütün işlemleri devlet adına Yüksek Seçim Kurulu(YSK) yürütür.

Fakat seçimin güvenlik içerisinde yapılması için YSK'dan daha fazla muhalefet partileri istiyor ve düşünüyor. Demokrasinin uygulandığı ülkelerde siyasi partiler kendi siyasi propagandalarını yapar ve sandık başına gider. Seçim devletin kurumu olan YSK yapar ve güvenliği de sağlatır.

Bu olumsuzlukların hiç biri de kolay kolay görülmediği bir yana kimsenin aklının kıyısından dahi geçmez.

Ne yazık ki, ülkemizde şartlar bu hallere düşürüldü.

Siyasi çevrelerde bazılarının seçim korkusu var.

Bu seçim telaşı, bu seçim korkusu nedir?

Seçmenin vereceği oyların sonucundan bazıları neden korkuyor?

Dokunmayın seçmenin özgür iradesine, seçmen özgür iradesi ile oyunu tercih ettiği siyasi partinin adayına kullansın.

Seçmenin özgür iradesi ile oyunu kullanması demokrasini gereği değil mi?

Var mı bunun demokrasi açısından sakıncası?

Demokrasinin gereği de bu değil mi?

Seçim güvenliğini devler adına devletin güvenlik güçleri sağlar, siyasi partilerin militanları veya sokak kaba dayıları değil.

Seçimin güvenlik içerisinde yapılması her vatandaşın canı gönülden istediği bir durumdur. Hilesiz, hurdasız, gürültüsüz, olumsuzluklarla karşılaşmadan seçimin yapılmasını dürüst olan her yurttaşımız istiyor.

Fakat ne yazık ki, anayasa referandumunda seçim güvenliği ve usulüne ilişkin yasaya uygun düşmediği halde, YSK'nın aldığı bir kararla referandumun sonucu değiştirildi ve bu değişiklikle ülkede rejim değişmiş oldu.

Ahmet Yılmaz / diğer yazıları