Kadın hakları

01.02.2020 00:00

Ekonomi, dil, adalet ve din bozulursa, toplumda her alanda bozulmalar başlar.

Kültürel, sosyal, siyasal alanda bozulmalar başladığı gibi ekonomik alanda da bozulma kendin hissettirir.

Kültürümüzün geçmişinde, özellikle de İslâm Dinin Türkler tarafından kabul edilmesinden önceki dönemlerde, bazı Türk boylarında zina suçunun cezası ölümdür. Genelde evlilikler tek eşliliktir.

Devletin başında Hakan, onun yanında da eşi Hatun vardır. Savaşta ve barışta kadın erkeği ile yan yana, omuz omuzadır. Ayrılık gayrılık asla yoktur.

Anadolu Selçuklu Devletinde, Osmanlı İmparatorluğunda sarayda kadınlar başköşede söz sahibidir. Onların sözünün üstüne söz yoktur.

Bir Türk Boyu devleti olduğu iddia edilen Amazon Devletinde ordunun tamamı kadınlardan oluşmuştur. Amazonlarda ok atarken engel olmasın diye orduya mensup kadınların sol göğüsleri alınırmış. Anadolu Beyliklerinden Danişment Oğullarında askeri gücü otuz bin kadından meydana geliyormuş.

Osmanlı İmparatorluğu zamanında adına "Doksan Üç Harbi" denilen 1878 yılında Ruslarla yapılan savaşlarda Erzurum Aziziye Tabyalarında Osmanlı Kadınlarının direnişini bilmeyen yoktur sanırım.

Ulusal kurtuluş savaşında Kara Fatmaların, Nine Hatunların ve daha nice Anadolu Kadınlarının katkılarını çok iyi biliyoruz. Cepheye kağnılarla taşıdıkları cephane ıslanmasın diye karlı kış gününde sırtındaki bebeğinin yorganını cephanenin üzerine örten Türk Anasının davranışına ne dersiniz?

Böyle bir geçmiş kültüre sahip olan Türk Toplumu nasıl oldu da şimdi ayda ortalama elli-almış kadının cinayete kurban gittiği ülke durumuna geldi?

Halifelik 1517 yılında Osmanlıya geçtikten sonra Mısır'dan İstanbul'a getirilen sözde İslam âlimlerinin etkisi ile Anadolu'da kültürel alanda önemli ve kalıcı dönüşümler başladı.

Anadolu'da Türk Kadını kara çarşafla tanıştırıldı.

İstanbul başta olmak üzere kadınlara birçok alanda yasaklar getirildi.

Osmanlı İmparatorluğunda kadılar için konulan yasaklardan birkaçı:

Kadınların erkeklerle aynı kayığa binmesi 1451 yılında Fatih Sultan Mehmet zamanında yasaklanır. Bu yasak 1909 yılına kadar 558 yıl devam eder.

1573 yılında, Eyüp da kaymakçı dükkânına kadınların girmesi yasaklanır.

Piknik yapma yasağı konur.

Açık giyinmesi yasaklanır.

Osmanlı'da kadının mirastan payı erkeğin payının yarısıdır. Mirastan erkekle eşit pay alma yasağı.

Mahkemelerde bir erkek tanığa karşı iki kadın tanık istenir. Mahkemelerde tanıklıkta erkekle eşit olma yasağı.

Osmanlı'da Padişah İkinci Mahmut zamanında 1831 yılında nüfus sayımı yapılır.

Bundan sonra cumhuriyet dönemine kadar yapılan nüfus sayımlarında vergi mükellefi erkekler ve hayvanlar vergi almak için sayılırken, kadınların sayımı yapılmaz.

"Cumhuriyet döneminde ilk nüfus sayımı 28 Ekim 1927 Pazar günü yapılır. Bu sayımda kadın erkek hepsi sayılır. Buna göre genel nüfusumuz 13 milyon 629 bin 488'dir.

Genel nüfusumuzun %51,9'u kadın, %48,1 erkektir.

%75,8'i köylerde, %24,2 ise ilçe ve illerde yaşamaktadır.

Nüfusun %97,3 İslam Dininden, %2,7'si gayrı Müslim.

Türkiye genelinde Türkçe, Kürtçe, Arapça, Ermenice, Rumca ve Çerkezce dilleri konuşulmaktadır.

Bu nüfusun 1 milyon 111 bin 496'sı okuma yazma biliyor.

12 milyon 517 bin 992'si ise okuma yazma bilmemektedir.

Okuma yazma oranı %8,16'dır.

Ülkemiz de kadınlar ilk defa 20 Mart 1930'da belediye seçimlerinde oy kullanmışlar, 5 Aralık 1934 tarihinde de milletvekili seçilme ve seçme hakkını elde etmişlerdir. Bunun üzerine 8 Şubat 1935 tarihinde yapılan genel milletvekili seçiminde TBMM'sine ilk defa 18 kadın milletvekili girmiştir. (*)

Bundan önce ülkemizde kadınların seçme ve seçilme hakları yoktur.

Dünya'da bazı ülkelerde ise kadınlara seçme haklarının verilmesi şöyledir:

Man Adasında 1881'de toprak sahibi kadınlara oy kullanmak hakkı tanınmıştır.

Yeni Zelanda 1893.

Bütün Avustralya 1902.

Finlandiya'da 1907 yılın da parlamentoya 19 kadın milletvekili seçilmiştir.

Norveç 1913.

Bütün Sovyetler Birliğinde 1918.

Azerbaycan 1918.

Kutsal topraklar olarak kabul edilen Suudi Arabistan da ise kadınlar, 2015 yılında ilk kez yerel seçilerde oy kullanmışlardır.

Bu tablo, kadın haklarının hangi toplumlarda nerelerde olduğunu göstermiyor mu?

Yirmi birinci yüz yılın ilk çeyreğinin içerindeyiz ama neredeyse günde ortalama iki kadın cinayete kurban gidiyor.

Kadın haklarını insan haklarından ayrı düşünemeyiz.

Kadınlar saldırılara maruz kalıyorsa, insan haklarında nerelerde olduğumuzu göstermiyor mu?

Din adamları kadınları aşağılayıcı fetvalar verdikçe.

Toplumun belirli kesimleri kadını ikinci sınıf vatandaş görmeye devam ettikçe.

Kadın için "Saçı uzun aklı kısa sözü" geçerli oldukça.

Daha neler görürüz.

İnsan hakları dini referanslara göre değil, uygar dünya görüşlerine göre değerlendirilir.

(*) İnternet alıntısı.