Bu protesto değil

O yumruk demokrasiye atıldı

01.05.2019 00:00

Ahmet Yılmaz
ay80153 @ gmail.com

Yakın zamanda Güneydoğu sınırımızda dört mehmetçiği şehit daha verdik. Altı da yaralı var. Şehitlerimizin mekanları cennet olsun. Yakınlarına da Allah'tan sabırlar diliyoruz.Yaralılarımıza da acil şifalar.

Ankara'nın Çubuk ilçesindeki şehit törenine bu ülkenin ana muhalefet partisinin lideri olarak CHP Genel Başkanı ve kurmayları da gitti.

Tören Çubuk ilçe merkezinde yapılacakken, törene kırk beş dakika kala törenin köyde yapılması öneriliyor ve tören köye alınıyor.

Allah kabul etsin. Şehidin cenaze namazında protokol yerini alıyor ve namaz kılınıyor.

Tam da bu sırada kalablığın içinden gerici bir güruh kargaşalık çıkartıp Ak Parti üyesi olduğu ortaya atılan, Osman Sarıgün adında bir zat CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na saldırıp yumruk atıyor. Güvenlik güçleri Kılıçdaroğlu'nu yakındaki bir eve yobaz saldırısından kaçırıp koruma altına alıyor. Sayın Kılıçdaroğlu ve partinin kurmayları arabalara bindirilip olay yerinden güvenlik kuvvetleri trafından götürlürken, aslen Trabzonlu olduğu ve Antalya'da ikamet ettiği anlaşılan Fatma Başaran'da kafa gibi taşla arabanın sürücü koltuğunun bulunduğu yere saldırıyor. Devamında da kendini parçalarcasına," Yakın o evi, yakın o evi." Diye bağırarak halkı takrik ediyor. Bu kadının bu zamana kadar ifdadesi dahi alınmadığı anlaşılıyor.

Bu olay devam ederken Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, olay çıkaranlara,"Değerli arkadaşlar mesaj yerine ulaşmıştır, geriye taziye yerine dönün." Diyerek güya gerici güruhu yatıştırmaya çalışıyor.

Yaşama hakkı insanın en temel hakkıdır ve bu hakkı da hiçbir kişi veya kurum ihlal edemez, etmemelidir.

Daha önceki zamanda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun, " Chp'lileri şehit cenazelerine almayın."Diye açıklamalarda bulunduğunu sağır Sultan bile işitmiştir.

Şehitler yalınız iktidar partisinin şehitleri mi?

İktidar partisinin ileri gelenlerinin birçoğunun evlatları rapor alarak askerlik dahi yapmamışlardır. Gariban yoksul çocukları teröre karşı mücadelede şehit düşerken, onlar ülkenin zenginlik kaynaklarını paylaşmak için çalışmışlar, halende çalışmaktadırlar. Belediyelerdeki çalışmadan maaş alanlar buna örnektir.

Bu ve benzeri açıklamalar ne demokrasi ile bağdaşır, ne de özgürlükle, ne de insan hakları.

Medyaya göre saldırgan Osman Sarıgün'ün yakınlarından birkaç kişinin hiçbir iş yerinde çalışmadan maaş alan "Bankamatik Memurlarından" olduğu haberi yayımlandı.

Bu saldırı anlaşılğı kadarı ile basit bir protesto eylemi de değil. Örgütlü ve organize bir eylemdir. Protesto eyleminden ziyade bir linç girişimidir.

Burada hedef CHP'nin Genel Başkanı gibi görünse de, partinin kurmayları, demokrasi, barış, özgürlüklerdir. Toplumun birliği ve ülkenin bütünlüğdür. Siyasi amaçlıdır ve gericliğe, çağ dışı yobazlara, üç beş oy uğruna, demokrasi adına verilen tavizlerin sonucudur.

Yıllardır siyasi çıkar uğruna ekilen kin ve nefret tohumlarının çimlenişidir.

Zanlı önce gözaltına alındı sonra serbest bırakıldı. Medyadaki görütülere bakarsak adı geçen şahısın bazıları tarafından da gülere eli öpülüyor.

Bu millet benzeri gerici baş kaldırıları daha önce çok gördü.

Rahmetli Bülent Ecevit'e siyasi hayatı boyunca tam dokuz defa suikast girişiminde bulunuldu.

Demokrasiyi ve demokrasi yönetiminin ne olduğunu kavrayamamış Osmanlı kalıntısı zihniyet kendisine muhalif istemiyor. Onlar için demokrasi amaç değil, hedefe ulaşmak için bir araçtır.

Kahramanmaraş'da, Çorum'da, Gaziosmanpaşa'da, Sivas'ta milletçe gördük.

Bu gerici yobaz güruh diri diri insanları yakmaya alışmış.

Kahramanmaraş'ta resmi rakamlara göre yüz on bir, ama gerçek rakamların yüzlerce olduğu söylenen katledilenleri biliyoruz.

Çorum'da yüzlerce iş yerinin yakılıp tahrip edildiğini, insanların katledildiğini biliyoruz.

İstanbul Gaziosmanpaşa'da nelerin olduğunu bilmeyen var mı?

Sivas'ta Madımak Oteli'nde otuz beş canın nasıl diri diri yakılarak öldürüldüğü malüm. Burasının "İnsan Hakları Müzesi" olması önerilirken, sanırım et lokantası açtılar.

Siyasilerin ve bazı siyasi partilerin dikkat etmesi gereken en önemli konulardan birisi de, gericiliğe demokrasi adına ve üç beş fazla oy almak için verilen tavizdir. Bu tavizler demokrasiye, özgürlüklere, barışa, milletimizin ve vatanın birlik bütünlüğüne saldıraya dönüşmektedir.

Demokrasi ve insan haklarının korunması siyasi görüşü, inancı ve etnik kökeni ne olursa olsun herkes için önemli ve kaçınılmazdır.

Demokrasinin her türlü gerici, faşist ve insanlık dışı eylemlere, ideolojilere karşı kendini savunma ve koruma hakkı olduğunu da hiç kimse gözardı etmesin.

Demokrasi adına yıkıcı, ayrıştırıcı, gerici, baskıcı hiç bir eylem ve düşünceye taviz verilmemlidir.

Mesele, biraz da demokrasiye ve insan haklarına inanma meselesidir.

Bu ikisine gerçek anlamı ile inanmayanlar, demokrasinin uygulanmakta olduğu ülkelerde asla siyasetçi olamazlar. Bu ülkelerde halk buna asla müsaade etmez.

Olurlarsa da kendi halkının, komşu ülke halklarının, hatta Dünyanın başına akıla gelmedik olumsuz işler açar, bela olurlar.

1930'lu yıllarda Adolf Hitler'in yaptığı gibi.